Nazan Bekiroğlu'nun -o kendine -gerçekten- özgü- üslubu üzerine az biraz kafa yoran okurlar için mühim bir çalışma kendileri. Yazarın daha sonradan iyice oturacak olan "imla ile daha başka diyarlarda hemhal olan fikir" şeklinde ifade edilebilecek üslubunun sancıları seziliyor bangır bangır. Zira kısa yazılardan oluşan kitap, yer yer incelemelerle sekteye uğrarken ilgili mevzu açısından, yer yer içrek denemelerle hedefi tutturuyor en yürek istikametinden.
Bu buram buram zerk edilmiş ezoterizm fark edilmeyecek gibi değil;
yine derinlemesine yollara salık veren motifler...
yine bu motiflere yakışır bilişsel yolculuklara yazarca uğurlanışlar...
yine bu uğurlanışlarda arkanızdan kovalar yerine gözlerden dökülen mailer/umutlar/dualar...
On altıncı yüzyıldan kalmış bir çinideki imzanın modern yaşamda, su dolu bir bardak içindeki yağ zerresi garipliğini yaşıyormuşsunuz da, bu gariplikle yazdıklarınızı anca sizin gibiler anlıyormuş'un kitabı Mavi Lale. Mavi ve Lale bir kitap; Kitap'a olurken yanında Kalem ve (en Mor'undan) Mürekkep'e Andolunan dolayından...
Genel bağlamda kitabın esas fikrini soyutlaştıran bölümlerin bile esas fikre destek vermesi durumu bu çalışmada da var. Değil mi ki motif lale; terslikler de dahil!
Hasılı okuması az-biraz zor olsa da, yüreği cins çalışanlar için kaçırılmaması gerekenlerden. Diğer Nazan Bekiroğlu kitapları gibi.
Yazana, yazanın yüreğine/eline/emeğine/gözlerine/pazar sabahı evdekiler yerine uğraştığı çiçeklerine sağlık...
Not: Elektrik kesintisinden sonra kaybedilen esas yazıyla peydah olan hayal kırıklığına rağmen, sevilen kitabın 3-5 kelime de olsa yorumsuz kalmaması adına yazıldı. Ve gerçekten kitaba dair yazıldı. Ömür olursa gelir inşaAllah daha layık uzunluktaki yorum da...
Eşe dosta merhaba.
Devamını Oku