1 Haziran 2012 Cuma

23-31 Mayıs 2012 Film Yorumları

Sanırım bu sisteme geçtiğimden beri en iyi geçen hafta olabilir. En olmasa da, enlerden olduğu kesin. Hepsini önerir, toplu yorumlara geçerim;


Shrek serisinin yan karakterleri arasında farklı bir tadı olan Kedi'nin spin-offu oluyor Puss in Boots. Karakterimizin hikayesini öğrenirken yeni bir macerasına da konuk oluyoruz. Bu konukluk, filmden ilk haberler geldiğindeki oluşan beklentilere karşılık veriyor mu peki? Hem evet hem hayır. Animasyon bir filmden beklenecek tüm sempatiklikler mevcut ama senaryo işleme açısından bir hayli çocuksu kalmış. Tabii rahatsız ediyor insanı.

Ama eğlenmenize de mani değil tüm aksaklıklar. Özellikle hedef kitle olan çocuklar için biçilmiş kaftanlardan diyebiliriz filme. Devam filmleri konusunda bilgim yok ama büyük ihtimalle bunu da devam ettirirler. Sonuçta izlenmişse iş bitmiştir. Çekmemek günah gibi bir şey ekonomi dininde.

Türkçe dublajla izledim. Son zamanlarda izlediğim en düz dublajdı. Animasyonlardaki dublaj başarısını görememiş olmak biraz şaşırttı ama bu da göz ardı edilebilir diyerekten;

Puss in Boots (2011) 4 / 10
Devamını Oku

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Ashes and Snow (2005) - "Başka Bir Şey" gibi bir şey!


Çok başka bir çalışma bu. Kısa başlık açmayı nefsine yediremeyen bu bencili bile kendisiyle gönüllü şekilde çeliştiren bir şey. İlham denen şeyin en güzel bir müsebbibi. Diğer tüm yapımlar gibi şekilsel yönden (yönetmen-senarist-yapımcı-oyuncu) incelenemeyecek bir şey. İçeriğine dair söylenecek hiçbir şeyin, anlattıklarıyla neredeyse alakası olmayacak bir şey.

Kelimeler gerçekten yetersiz gelebilir anlatmaya. Denemek lazım gerçi ama emin gibiyim; sarf edilen tüm harf-hece-kelime kombinasyonları büyük ihtimalle yetersiz gelecektir... "İlgili denemenin haddi bizden muaf nasılsa" diyerek, duymamışlara, önemsememişlere, göz ardı etmişlere hatırlatma babında olsun başlık. Dahası olmasın lütfen. Başarısızlık, o kadar da yedirilebilen bir vakıa değildir nazarımızda!


Küller... Ah o küller!
Kucağını açan okyanuslar...
Masumiyetten beslenmiş ilim önünde diz çöken tonluk filler...
Ahenkleriyle büyüleyen kuzgunlar...
Çıta, vaşak, kaplan... enfesimsi çekicilikleriyle yırtıcılar...
Bugüne kadar hep yanlış bilinmiş yıldızlar...
Sanılanın aksine kaldırma kuvvetinden ziyade hipnozumsu devinimler bahşeden sular...
Ruhu zapt eden, yakaladığı kalbi daha da salmayan o tinsel tınılar... Sesler...
Ayak izleriyle varlığına şükredilen kızgın mı kızgın çöl yadigarları... Kumlar...
Hayatın kaynağı ayağına yatan güneşin bile kıskanacağı parıltılar...
Kar mı kara mı olduğu belli olmayan şeyler...
Ve küller... her şeyin başlangıcı... her şeyin bitişi... O kutsal şey. Küller!

Daha pek çok şey, pek çok...

Jules Verne'nin alıntısıyla başlayan bir kitap okumuştum zamanında. Şöyle diyordu üstad; bak, bütün gözlerinle bak. İlla bir tanım yapılmalı ise, bu aciz böyle der bu yapıma. Bütün gözlerinizle bakmanız gereken bir şey Ashes and Snow. Hatta imkanı onlarlar sırf bu sefere özel birkaç göz daha edinsinler. Lazım olacak!



Bu kadar.








.
Devamını Oku
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...