30 Mart 2012 Cuma

Suskunlar - İhsan Oktay Anar


İhsan Oktay Anar'ı tanımayan yoktur sanırım. 1995'te Türk romancılığına farklı bir soluk katmasından hasıl, pek çok okur tarafından övgülere mazhar olmuş güzel bir abimizdir. Övgülerini bazen abartanları da görebilirsiniz çevrenizde. Henüz görmemişseniz bekleyin, illa günün birine peydah olacaklardır. Hemen susturmaya çalışmayın onları, anlamaya çalışın. Zira abi gerçekten hak ediyor! Benim de, felsefeci oluşundan sebep ayrı bir sempatim vardır Anar'a. Kendimi tutamazsam ben de biraz abartabilirim, önceden uyarmış olalım :)

Devamını Oku

28 Mart 2012 Çarşamba

İlk Kerbela Romanı; Aşkın Şehidi - Ahmet Turgut


Aslında yorum yazmak istemiyordum bu kitaba. O kadar ağır ki üzerinde durduğu konu, ne yazsam ne söylesem olmayacak. Ama bundan böyle, en azından okunmak istenen kitapla ilgili sadece kitabı pazarlamak amacıyla yazılmış, kitapla ilgisi olmayan 3-4 satırdan ziyade kitabı okuyan birinin dilinden yazılmış bir şeyler okumak isteyenler olur diyerekten, okuduğum kitaplara az da olsa bir şeyler yazacağım. Bu misyona Aşkın Şehidi ile besmele çekmiş olalım :)

Devamını Oku

26 Mart 2012 Pazartesi

The Descendants (2011) - Senden Bana Kalan


Olaya direk dalıyorum bu sefer. Filmi izlememin tek sebebi Alexander Payne. Bırakın izlemeyi, 2010'un ikinci yarısından beri filmi beklememin yegane sebebi Alexander Payne idi. Bu abi, sinemayla ilgilendiğini iddia eden pek çok seyirci tarafından bile gözden kaçırılıyor. Gerekten kahroluyorum :) Bence 2000'li yılların tartışmasız en iyi sinemacılarından biri kendisi. Özellikle sabit bir üsluba sahip olması (tutarlılığın tutarlılığı manasında (benden tüm literatür ahalisine armağan olsun bu kavram :P) ) ve daha da özellikle bu sabit üslubunu her filminde başarıyla perdeye yansıtması fena halde etkiliyor bendenizi. Franz Kafka yaşasaydı şu dönemde sanırım sinemadaki en baba adamı Alexander Payne olurdu. Yine Albert Camus yetişseydi bugünlere, tartışmasız en sevdiği elemanlardan biri Alexander Payne olurdu. Modern zamanların yarattığı cenderenin içinde hapsolmuş, çıkış yolunu bile aramaz hale gelmiş günümüz insanının daha iyi resmedildiği çok az yapım vardır bu abinin yapıtları dışında. Gerçekten çok başarılı, muazzam birisi :)

Devamını Oku

25 Mart 2012 Pazar

The Artist (2011)


Her sene başında o senenin en çok beklediğim filmlerini listelerim. 2011'in başında da yine böyle bir liste yapmıştım ve diğer senelere nazaran -en azından beni- daha heyecanlandıran yapımlar içeren bir liste çıkmıştı ortaya. Listenin 3. sırasında The Artist vardı. Neden vardı? Öncelikle sessiz bir filmdi. Uzaydan düşmüşçesine bir gariplikti bu. Sinemayla ilgilendiğim zaman süresince hiçbir sessiz film yapımına şahit olmamıştım. En son çekilen örneği sanırım 40 sene önce çekildi. O derece uzakta en yakın örneği. Sessiz filmlerin en sevdiğim türlerden biri olduğunu ve yeni örneklerine rastlayamamamız gerçeği, The Artist'i daha bir önemli hale getirmişti haliyle.

Devamını Oku
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...