8 Ocak 2011 Cumartesi

Fetih 1453 - 2012 De Nerden Çıktı!?


Sakin sakin film filan gelmedi :) Sadece, proje biraz biraz ele avuca gelmeye başlamış. Mart 2010'da vizyona girmesi beklenen bir filmin, vizyon tarihini söylemek bile Ocak 2011'i buluyorsa, varın siz düşünün film gerçekten de söylendiği gibi Şubat 2012'de vizyon görür mü görmez mi!? Önceki yazıda zaten beklentilerimizi iyice töpürlemiştik. Benim için çok da yorucu olmayacak bu sorunun cevabını bulmak :D

Bir de ufak tefek röportajımsı bir şey mevcut. Kusura bakmasın  da, sinema seyircisini hafif saf sanıyor sanırım bu abimiz. Diyor ki, bu zamana kadar hiçbir görüntü yayınlamadık. Güzel abim, o site neydi peki? Hadi onu geçtim duymayan kalmadı filmin 2010'da vizyona gireceğini. Bak ne güzel iletişim kanallarının bini bir para olan bir dünyadayız. Çıkıp söylesene böyle bir şey yok diye. Sen yat yat, sonra sanki dünyadan bihaber gibi çıkıp ''yoo öyle bir şey yoktu'' de. Yemezler beaa... Şimdi biraz üstüne gitsek, ''ya filme çok kaptırmıştım. Oyunculardır, kostümlerdir, senaryosudur vs hiç vaktim yoktu. İnanmazsınız ailemi bile görmüyordum. Onun için hiç bu tür gelişmelere şahit olmadım'' gibi şeyler söyleyip üste çıkmaya çalışır. Yapar yani, beklerim bundan sonra Fatih Aksoy'dan.

Neyse gelişmelere bakalım biraz da. Fatih Aksoy'un dediğine göre önceki görüntülerle filmin alakası yokmuş. Bunu neden dediğini hepimiz biliyoruz değil mi :) Neyse gelişmelere bakıyorduk. Oyunculardan tutun, setler dahil birçok detay belli artık. Oyuncular şuan için çok sönük. Performanslarını çok da merak etmiyorum. Bu filmde kesinlikle usta bir aktör oynamalıydı. Gerekirse ithal edilmeliydi o aktör ama bunlarla başlanılmamalıydı bu projeye. Tek lafımın olmadığı oyuncu İbrahim Çelikkol. Ulubatlı için biçilmiş kaftan neredeyse.

Fatih Aksoy'un ağzından ufak ufak notlar ve setten birkaç fotoğrafla başbaşa bırakayım sizi. Yine de böyle bir projenin -en azından az da olsa- hayata geçmiş olması bile bir hayli sevindirdi bendenizi.

Projeyle ilgili ufak ufak...

İstanbul’un fethine dair bir film daha önce çekilmedi... Sizin bu projeyi gerçekleştirme isteğinizin çıkış noktası neydi?

“İstanbul’un fethini inşallah benden önce kimse yapmaz” diye düşünürdüm... Çünkü bu filmi, ödenmesi gereken bir borç olarak görüyorum. Bence bu güzel topraklarda yaşayan her insanın ecdadına bu borcu ödemesi gerekiyor. Kimileri bu borcu vatanı yöneterek öder, kimileri bu vatanın topraklarını koruyarak. Ben de bu görkemli tarihin filmini çekerek ödemek istedim.

Çekimler ne zaman başladı? Ne zaman gösterime girecek?

Geçen sene Eylül ayında başladık. Çekimlerden 10 hafta önce de hazırlıklarımızı yaptık. Film, üç aşamalı olarak çekiliyor. Birinci etabı; Saray, Vatikan ve kiliseler gibi stüdyo çekimleri... İkinci etap ise geçtiğimiz Mayıs ayında çektiğimiz dış sahnelerdi. Hisar’ın yapımı, top atölyesinin kurulması bu dönemde gerçekleştirildi. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un kapısına dayandığı sahneleri ise Nisan ayında çekeceğiz. 54 günlük kuşatma ve fetih sürecini bitirdikten sonra da 2012 Şubat’ında vizyona gireceğiz.

‘Fetih 1453’e gelecek eleştirilere hazır mısınız?

Pek çok işte olduğu gibi illa ki biz de eleştirileceğiz. Tarihte Fatih Sultan Mehmet ile Konstantin hiç yüz yüze gelmez ama biz iki hükümdarı karşı karşıya getirdik. Şimdi bu sahneye bir sürü tarihçi “Kardeşim bu adamlar tarihte hiç bir araya gelmemiş” diyecek... Oysa ben bu olayı seyirciye bu şekilde anlatmak istedim... Eleştirilerin olması benim derdim değil. Benim tek derdim; her zaman önemsediğim şey olan seyircinin buna nasıl tepki göstereceğidir. Hiçbir zaman 8-10 entelektüel eleştirmene yaranma derdim olmadı. Beni seyircinin değerlendirmesi ilgilendirir.

Kostümler kime ait?

Canan Göknil... Günlerce araştırmalar yaparak bu kostümleri hazırladı. Şimdiye kadar 2 bin 500 kıyafet dikildi. Film bittiğinde yurt dışından gelen zırhlar ve çelik aksesuvarlarla birlikte 6 bin parçalık bir kostüm arşivimiz olacak.
‘Gladyatör’ün müziklerini yapan Hans Zimmer ve ‘Slumdog Millionier’in müziklerini yapan Mısırlı Rahman ile görüşüyoruz. Türkiye’den de birkaç sanatçı ile irtibat halindeyiz.

Bu projeden 20 bin kişi ekmek yiyecek.

Şimdiye kadar filmin 100 dakikasını çektik. 50 dakikalık kısmının rengi ve sesi haricindeki işleri tamamen bitti. Filmin 160-170 dakika olmasını planlıyoruz. Çekimleri bittiğinde, bu projeden toplam 20 bin kişi ekmek yemiş olacak. Sahnelerimiz çok kalabalık... Bir top atölyesi sahnesinde bile en azından 70 kişi oynuyor.

Nerelerde set kurdunuz? Fetih sahnesini nerede çekmeye karar verdiniz?

Buradan TOKİ’ye çok teşekkür ediyorum. TOKİ’nin Ataköy’de bize tahsis ettiği bir arazide top atölyesi ve bir kilise kurduk... Onun haricinde Kemerburgaz'da bir köy kurduk. Köy ve orman sahneleri oralarda çekildi. Kuşatma bölümü içinse şu anda araştırıyoruz. Ya İstanbul’da ya da Akdeniz’de bir yerde yapacağız. n Filmde kullanılan hayvanları nerelerden buldunuz? Prodüksiyon ekibimiz buldu. Çekim yaptığımız yerlerdeki köylüler mandaları getirdi. Develer Edirne’den geldi. Atlar Uşak’taki bir çiftlikten binicileri ile birlikte gönderildi.

‘Fetih 1453’ kaç ülkede ve hangi dillerde gösterilecek?

Avrupa dışında Endonezya'dan Malezya'ya, Orta Doğu'dan Kafkasya'ya kadar bütün ülkelerde gösterilecek. Uluslararası bir ajans ile çalışacağız. Dolayısı ile filmimiz bitince uluslararası alanda görücüye çıkacak. Kaç dilde yayınlanacağı konusuna gelince; Almanca, Flemenkçe, İtalyanca, İngilizce, Fransızca, Arapça, Yunanca ve Rusça kesin.


Veeee en önemli kısım; FOTOĞRAFLAR 


Not: Fotoğrafların orjinal boyutlarına, ilgili fotoğrafın üstüne tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Devamını Oku

7 Ocak 2011 Cuma

Eyyvah Eyvah 2 Nasıl?


İlkinin yersiz övülmesini garipsemiştim. Tamam kötü değildi ama öyle ''el üstünde de tutulacak bir film miydi acaba?'' deyip durdum geçen sene. Sonuç olarak Ata Demirer'i çok sevmeme rağmen, filmi o kadar da sevmemiştim. İlk filmin bir hayli fazla izlenmesi 2. filmin gelmesini garanti etmişti zaten. Bugün itibariyle de vizyon gördü. İzleyen birkaç arkadaş ilkinden daha iyiydi dedi. Ben de biraz ümitlendim.

İlk filmi olduğu gibi bu filmi de evde izleyeceğimi sanıyorum ama izleyenlerin düşüncelerini öğrenelim yine de. Çok matahsa niye sinemaya gitmeyelim değil mi :)

Sayfanın sağındaki ankete oy verip burdan yorum yapabilirsiniz.

25:01:2011 itibariyle anket sona ermiştir. Sonuçlar;
Güzel güzel, ilk filmden daha iyi  14---- 41.18%
İlk filmden hallice ama çok da bir şey bekleme derim
 10---- 29.41%
Gittiğime pişmanım!  06---- 17.65%
TürkTop10 listeme girdi  04---- 11.76%
Ata'nın ne işi var ya filmle filan...   00---- 00.00%
Toplam oy:                                                                                34---100.00%




















Devamını Oku

3 Ocak 2011 Pazartesi

Buried (2010) - İnsanlıktan Uzakta; Toprak Altında!


Söze nasıl başlayacağım, cidden bilmiyorum. Uzun zamandır bu derece şiddetli etkilendiğim bir filmle karşılaşmadım. Halbuki beklentim çok değişikti Buried'den. Farklı bir deneme olduğu belliydi ama bu derece bambaşka olduğunu tahmin etmiyordum.

Öncelikle filmle ilgili hiçbir beklentiniz olmasın. Sanırım bende en çok bu konu işlev gördü. Gelen yorumlardan sonra filmle ilgili beklentim neredeyse sıfırdı. Mesaj vereceğim diye kıvranan, klasik tek mekan filmlerinden gibi bir izlenime kapılmıştım. Filmde hiçbir şey yok aslında! Ama hiçbir şey. Hele uçan-kaçan filan, sakın diyeyim. Filmin tek işlevi oldu bende; sinir harbi. Filmi izlediğim odanın sıcaklığı, son derece 'yoktu'. Durumu sıcaklık diye tanımlayamazsınız yani, o derece. 2 montla anca durulabiliyor... Böyle bir odada izledim filmi ve 95 dakika boyunca 1 saniye bile üşümedim. Hatta sıcaklık veya soğukluk namına hiçbir şey hissetmedim. Film o derece sinir harbine sokuyor insanı.

Filmin atardamarı olan ABD eleştirisi, ilk saniyelerden itibaren filmle samimiyetinizi sağlıyor. Buried, diğer siyasi eleştirili filmler gibi varolan siyasi anlayışa antitezlerle saldırmak yerine, ''insan''dan ilerlemeyi seçmiş. Ortaya atılması muhtemel x doktrini, farklı düşüncelerin bini bir para olan günümüz dünyasında, en iyi ihtimalle bir kısım izleyiciyi istenilen boyutta çekemeyecekti filmin atmosferine.''Tek Buried değil ki, bu dediğini yapan'' denilebilir ama izleyince farkediliyor ki, film bu konuda ayrı bir uçluğa sahip.

Aslında film dediğim tek kişi. O tek kişinin yanında buluyorsunuz kendinizi. Ama nasıl bulmak? Filmin sağladığı, karşı konulamaz empatiye geçtiğiniz anda, en baba siyasi eleştiriler vs hepsi yalan oluyor. ''Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi'' gibi sloganlar çerez haline geliyor. Bendeniz hiç küfretmeyen biriyim. Tüm hayatım boyunca ettiğim küfür sayısını 2 dakika düşünsem, kesin bir rakamla söyleyebilirim. O derece az etmişimdir. Ama şu geçtiğimiz 95 dakikada kaç tane ettim hatırlamıyorum.

Bunları dedikten sonra filme, yok gerilimmiş yok tek mekanmış yok bilmem neymiş gibi tipik sinema jargonu tanımlamaları yapmak istemiyorum. Yönetmeni ve senaristi hiç tanımıyordum. Zaten pek de bir şey yapmamışlar bugüne/bu filme kadar. Ama benim için mükemmel bir referansları var artık. Tek oyuncu ve tek mekanla böyle bir film çekmiş olmaları takdire şayan bir durum. Ryan Reynolds da gayet güzel oynamış. Aslında canlandırdığı rol, oyunculuğa hem çok elverişli hem de hiç elverişli değil. Bu gibi garip bir rolün altından -bana göre- kalkmış olması bile yeterli.

Bu yaptığım yorumdan yarım saat, hadi bilemedin 2-3 saat sonra kesinlikle pişmanlık duyacağım ama olsun. Filmden çok etkilendim. Bu filmi sevin :)

''Yerim objektif puanlamayı'' diyerekten;

8 / 10
Devamını Oku

Senai Demirci & Alper - Şehadet Müjdesi

Aslında bu şekilde post atmadığımı farkediyorsunuzdur. Şuana kadar kendimin yazmadığı hiçbir şeyi alıntılayaraktan post açmadım. Lakin önceki yazıda da (albüm tanıtımı) dediğim gibi albüm acayip sardı ve sözlerini yazma gereği duydum. Nette de olmayınca bir görev bildim. Bir nevi vefa göstergesi olsun...

İlah yok, yalnız Sensin Allah
Muhammed'dir Senin kulun ve Senin elçin
İşte şehadetimiz
La İlahe İllallah Muhammedün Resulallah

Yalnız Sanadır kulluğumuz
Başkası bize yeter değil
İçimizdeki en güzele ancak kulluğumuzla benzeriz
Yalnız Seni çağırırız
Yalnız Seni söyleriz
La İlahe İllallah Muhammedün Resulallah

Adımı başka bilin
Aramasınlar beni
Hatırımı bir Sen bil
Ey Allahım
Devamını Oku

Senai Demirci & Alper - İhlas'la Yürümek

Aslında bu şekilde post atmadığımı farkediyorsunuzdur. Şuana kadar kendimin yazmadığı hiçbir şeyi alıntılayaraktan post açmadım. Lakin önceki yazıda da (albüm tanıtımı) dediğim gibi albüm acayip sardı ve sözlerini yazma gereği duydum. Nette de olmayınca bir görev bildim. Bir nevi vefa göstergesi olsun...

Varlığında yok olduğum
Varlığında kaybolduğum
Varlığında kendimi bulduğumsun ya Allah
Beni benden öteye taşıransın
Beni benden sonraya taşıyansın
Elimde olanlarla elimde olmayanlar için ettiğim duamı vesile bilip
Elimde olmayacakları bana verensin
Elimden geleni yapıp etmemi
Elimi açıp çaresizliğimi göstermem gibi
Dua diye kabul eden Sensin
İmkansızımı mümkün eyleyen Sen
Çaresizliğimi çare eyleyen Rahman
Olmayacak işleri ol diye olduran Rahimsin
Sensin Allah, Sensin Ehad
''Kul hüvAllahü Ehad...''

Varlığın, korkuların hepsinin sonrası
Sen varsın her şey var
Yakınlığın, hüzünlerin cümlesinin öncesi
Sen yarsin, her şey yar
Sensin Allah, Sensin Ehad, Sensin Samet
''...Kul hüvAllahü Ehad, AllahüsSamed...''

Doğurmuşların hepsi Senin rahmetinle anadır
Analar Senin merhametinden emmektedir şefkati
Doğurulmuşların hepsi Senin rahmetinden bir damladır
Sevmeye doyulmaz yavrular, gözbebeğimiz kızlarımız, canözümüz oğullarımız
Senin bize rahmetinin gölgesidir sadece
Anaların evladına muhabbeti senin muhabbet denizinden taşıp da geldi
Övünülen oğulların, sevilen kızların cümlesi
Senin rahmet hazinenden göğsümüze yağmur diye yağdı
Doğurduklarımızdan daha çok severiz Seni
Evlatlarımızdan daha vazgeçilmez biliriz yakınlığını
Sen doğurmadın da doğrulmadın da
''...Lem yelid ve lem yuled...''

Hiç kimse Senin gibi değil
Hiç kimse Senin yaptığın iyiliği yapacak değil, yapmış değil
Hiç kimse Senin kadar yakın değil
Hiçbir şey Sensiz sevilir değil
Hiç kimse hiç kimseye, Sen olmasan tanıdık değil
Sen görmesen bizi, göz gözü görür değil
Kalpler kalplere yar değil
Ey bizi bu benzersiz varoluşa layık görenimiz
Ey bizi bu bu eşsiz varlık neşesinin baştacı eyleyenimiz
Ey bizi sırf sevdiği için sonsuza kadar yanında olmaya layık görenimiz
Ey Allah senin gibisi yok bize
Senin gibi bildiklerimizden yüz çevirdik işte
''...Ve lem yekün lehu küfüven Ehad.''
Devamını Oku

Senai Demirci & Alper - Kalbin Çığlığı

Aslında bu şekilde post atmadığımı farkediyorsunuzdur. Şuana kadar kendimin yazmadığı hiçbir şeyi alıntılayaraktan post açmadım. Lakin önceki yazıda da (albüm tanıtımı) dediğim gibi albüm acayip sardı ve sözlerini yazma gereği duydum. Nette de olmayınca bir görev bildim. Bir nevi vefa göstergesi olsun...

Bilmeyi bilmeden
Kendimi bilmeden daha
Kendini bildiren Sensin bana
Beni, hep bilen Seni bilmekle onurlandırdın
Ey gaybı ve şehadeti bilen
Ey bilineni bilinmeyeni bilen Alim

Yüzüm yerde kalırdı
Tutmasan ellerimi
Beni bana verenim
Rabbim benim

Hiç görünmediğim ve hiç görmediğim zifiri karanlıklarda
Beni görüp kendine şahit eyledin beni
Hiç görmeyen beni
Hep gören Seni görmekle şereflendirdin
Ben gözlerim için teşekkür etmeye ayırsam bu ömrü
Yetmez ki ey kullarının ettiğini gören Basir

Şekil verdin şekle sığmayan o sonsuz güzelliğinle
Ve kalbimi verdin bana, evet kalbimi
Yeter dedin, bu kuluma yalnız bu kalbi yeter
Dedin ki; onunla yürüyecek, onunla koşacak, onunla konuşacak ve onunla görecek
Bu kalp öyle bir kalp ki
O kalpte yalnız Ben olacağım
Benden başka hiçbir şeye orda yer olmayacak
Devamını Oku

Senai Demirci & Alper - Dost'un Huzurunda

Aslında bu şekilde post atmadığımı farkediyorsunuzdur. Şuana kadar kendimin yazmadığı hiçbir şeyi alıntılayaraktan post açmadım. Lakin önceki yazıda da (albüm tanıtımı) dediğim gibi albüm acayip sardı ve sözlerini yazma gereği duydum. Nette de olmayınca bir görev bildim. Bir nevi vefa göstergesi olsun...

Ah ki rabbim Kulların bu günahkar olur
Bin günah etsek de babamız Ademce günahımızı itiraf ediyoruz ya
Ümidimiz o ki
Bugün ah kar olur
Ümitlendikçe rahmetini bulduk ya avuçlarımızda
Yine Senden yine Sana sığınmanın tek çare olduğunu gördük ya
Eminiz ki eminiz ki bu günah kar olur

Biz rahmetine rağmen Senin affından ümit keserken
Sen isyanımıza rağmen bizim tevbemizden ümit kesmedin
Bağışla bizi ört ayıplarımızı
Affeyle günahlarımızı
Ey rabbi rahim ey gafurur rahim ey tevvabı rahim
Sen öyle bir dostsun ki
Daha ben ortalarda yokken dost saydın beni
Bu yetmemiş gibi sonra merhametinin gölgesinde
En yakının sayılayım diye insan kıldın beni
Hayvanlar arasında anılsın isteseydin ismimi
İtiraz edemeyecek kadar habersizken insanlıktan
İnsan olayım da şükredeyim diye haberim bile yokken benim
Dost saymışsın kendine beni

Efendisinin kendisini en yakını saydığı başka hangi bende vardır acaba
Sahibinin kölesine bu denli himmet gösterdiği
O bilmezken onu hediyelerle şereflendirdiği başka efendi bulunabilir mi acaba
Hem her şeyimle sahibimsin
Hem hiçbir şekilde bana muhtaç değilsin
Hem de bana bütün aldatmalardan uzak
Sadece benim yararımın öncelendiği bir dostluk bahşediyorsun
Sensin mevlam Sensin biricik dost
Dostluğu her şeyi bize dost eden
Bizi bize aşina eyleyen rabbi rahimimiz
Senin nurunla tanıdıktır eşya
Seni bilmekle kardeşimiz olur dağ taş deniz derya yıldızlar ve sema
Senin dostluğunla tebessüme gelir güllerin yüzü ve gülyüzlüler
Affeyle bizi
Mağfiret eyle bize
Merhametini değdir kalbimize
Ey Allah
Devamını Oku

Senai Demirci & Alper - Yakınlık Şarkısı

Aslında bu şekilde post atmadığımı farkediyorsunuzdur. Şuana kadar kendimin yazmadığı hiçbir şeyi alıntılayaraktan post açmadım. Lakin önceki yazıda da (albüm tanıtımı) dediğim gibi albüm acayip sardı ve sözlerini yazma gereği duydum. Nette de olmayınca bir görev bildim. Bir nevi vefa göstergesi olsun...

Susadığımızda ne çok serap görürüz
Olmadığı yerde su görürüz de
Var olmayanı bile varmış sanırız da
Hep var olan Seni hiç yokmuş sayarız
Gözümüz yokken bizi gören Seni
Biz kimselere görünmezken bizi görünür eyleyen Seni
Hiç görmediğimizi görüp de bizi görür eyleyen Seni göremiyoruz
Uzak sanıyoruz
Şah damarımızdan yakınsız bize
Bizim kendimize yakınlığımızdan da yakınsız bize
Kimselerin hesabında yerimiz yokken
Bizi vazgeçilmezin bilip de hesaba katan Sensin
Eksikliğimiz hesapların hiçbirini bozmazken
Bizi varlığın zirversinde hesap eden Sensin
Ey hesabı hızlı olsan seriulhesap
Biz bizden eksilen malla bizim de eksildiğimizi sandık
Elimizde artırdıklarımızla elimizde yığdıklarımızla
Yanımıza koyduklarımızla genişleyeceğimizi inandık
Geçmişin hüznünü de geleceğin korkusunu da servetimizle gidereceğimizi inandırıldık
Hesaplarımız yanlış çıktı aldandık
Yokluğun darlığından varlığın geniş ovalarına bizi çıkaran Rabbimiz
İtibarsız sayıldığımız o korkunç darlıktan bize genişlikler lutfeden Sensin
Yarınlarımızı bizden iyi bilensin
Gelecek karanlığında elimizden tutacak ancak Sensin
Yarın karygısıyla düştüğümüz cimrilikten
Daralırız diye sarıldığımız bencillikten
Bizi kurtar ey Vasiun alim

Derdimizi yalnız Sana arzediyoruz
Başkalarının kapısını çalmıyoruz
Biz hüznümüzü yalnız Sana dillendiriyoruz
Başka teselcilerin eşiğine kalbimizi koymuyoruz
Yusuf'unu özleyen Yakup gibi körelmiş gönülünmüze ilaç biliyoruz sözünü
Yusuf'un yanına almak için tuzak kurduğu Bünyamin gibi
Heybemizde taşlıdığımız kalbimizi yanında alıkonma bahanemiz biliyoruz
İtildiğimiz bu becillik kuyularından çıkarılma ümidimiz yalnız Senin yakınlığın
Ucuzcu bezirganların elinde yağmalanan kıymetimizi yerlere düşürmeyecek azizimiz biliyoruz Seni
İtibarsız isimsiz şansız şöhretsiz olduğumuz yokluk zindanından
Bizi varlık sarayına çağıran alan Sensin
Nasıl unutur nasıl inkar ederiz ey Azizul Hakim
Devamını Oku

Senai Demirci & Alper - Secdelerin Gölgesi

Aslında bu şekilde post atmadığımı farkediyorsunuzdur. Şuana kadar kendimin yazmadığı hiçbir şeyi alıntılayaraktan post açmadım. Lakin önceki yazıda da (albüm tanıtımı) dediğim gibi albüm acayip sardı ve sözlerini yazma gereği duydum. Nette de olmayınca bir görev bildim. Bir nevi vefa göstergesi olsun...

Nereye dönsem Senin vechin
Terkedilmişliklerin yanı başında bekler yakınlığın
Unutulmuşların elinden tutan Senin şefkatin
Yüz üstü bırakılmışların hemen yanında bulduğu yine Sensin
Senden yine Seni isterim ey errahimurrahim
Geçmiş zaman hüzünlerine teselli veren Sensin
Gelecek zaman korkularını silip süpüren yine Sensin
Doğuların hepsi Senin
Her günü bir sabah tazelediğinde gönderen Senin kudretin
Batıların hepsi Senin
Tükenişin ardından yeni huzurlar sunan
Vedaların arkasında vuslatları müjdeleyen
Her güzün kalbinde baharı hazırlayan Senin merhametin
Yıkılacak anlarımı ebediyete yaslayan Sensin
Daracık günümü sonsuzluğa komşu eyleyen Sensin
Pörsüyen tenimi, eksilen bedenimi
Sonsuz genişlikte secdelerin misafiri eyleyen Sensin
Çaresiz dudağımı, tükenen nefesimi sonsuz kelamına değdiren Sensin
Hücrelerimi bilmediğim yerlerden toplayan
Kalbime ahiret genişliği lutfeden ey Vasi
Kendimi yitirdiğim yarınlarda bana sahip çıkan
Kimliğimi kaybettiğim uykularda beni bilen
Adımı unuttuğum yoksulluklardan beni çekip alan ey Ali
Ellerim Senin lutfettiğin cennet kadar açılıyor
Beni bende bırakma
Benden sonsuz bir ben çıkar ey Vasi-ul Alim
Hiçbir kınayanın kınamasından korkmayacak
O iman özgürlüğünü ver bana ey Vasi-ul Alim
Dualarımı işitmeye değer gören Semi
Seslendiremesem de gönlümdeki ıstırap ve arzuları
Keder ve ümitleri bilen Alim
Kabul buyur benden
Yalnız Sensin hakkıyla işiten
Yalnız Sensin gerçekten bilen
Hiç dile gelmez dertlerimi
Hepten ayıplanacak pişmanlıklarımı dinlemeye değer gören
Senin huzurunda hece hece çoğalmak ne güzel
Hiç ciddiye alınmaz ince sızılarımın
Hiç güç yeterilmez hasretlerimin çaresini bilen
Senin huzurunda dua dua teselli bulmak ne hoş
Ey Semi-ul Alim
Azizsin Sen, izzet sahibisin
Bize muhtaç değilsin -haşa-
İzzet Senin, bizsiz edemez değilsin -asla-
Biz olmasak da kamil sahibisin
Bizimle Konuşmamış olsan
Ne izzetin eksilir ne şanına gölge düşer
Sensin bize hakim olan Kur'an'la konuşan

Kimse bilmezdi adım
Sende saklı muradım
Beni yoklukta buladım
Ey Allahım

Aziz iken Sen rahmetinle tenezzül eyledin bize
Muhatabın seçtin, kelamını aklımızın göğüne indirdin
İçimizin gizli yollarını Kur'an'ın hikmetiyle bize gösterdin
Görünür eyledin
Sana gelen yolları yürünür eyledin
Öyle ki kur'an'da biz Sana değil
Sanki Sen bize muhtaçmışsın gibi hitap etmektesin
Hİçbir kulunu gözden çıkarmış değilsin
Herbirimizi vazgeçilmezin bilmektesin
İzzetinin makamından
Rahmetinle indirdiğin kitabını kalbimize yoldaş eyle ey Aziz-i Rahim
Devamını Oku

2 Ocak 2011 Pazar

Senai Demirci & Alper - Vahyin Sesleri

Aslında bu şekilde post atmadığımı farkediyorsunuzdur. Şuana kadar kendimin yazmadığı hiçbir şeyi alıntılayaraktan post açmadım. Lakin önceki yazıda da (albüm tanıtımı) dediğim gibi albüm acayip sardı ve sözlerini yazma gereği duydum. Nette de olmayınca bir görev bildim. Bir nevi vefa göstergesi olsun...

Tesbih ederim Seni ki
Ben bilmem Sen bilrirsin
Bilmemelerimin hepsi Senin bildirmenledir
Ben beni bilmezken beni bilen Alim
Hakkımda dilediğin hiç şüphesiz hayırdır
Beni çağırdığın her iş,
Beni istediğin her diriliş,
Sonsuz faydalı, ebedi meyvelidir.
Ey Hakim ümitler senin katındadır
Teselliler senin sözünde saklıdır
Sevinçler Senin yakınlığınla sahicidir
Başkalarına umut olmayan,
Başkalarının umud edemedikleri şeylerle bizi umudlarından sensin
Ey alimi hakim
Günahımıza bile hikmetinle kar bahşedersin
Cahillik edip de kötülük işleyenleri hemen huzuruna alıp
Affınla kabul edersin Sen
Ey alimi hakim
Dilersen cezanlandırısın bizi
Sen bilirsin biz Senin kullanırınız
Dilersen tevbemizi kabul eder bağızlarsın bizi
Sen hakimsin
Ey rabbimiz
Çaresizliğin çölüne çare yağmurları indiren
Çarelerin hepsini hikmetle icra eden Alimi hakim
İşte çaresiz ellerimiz
Avuçlarımız boş
Kapalı yollarımız
Kararmış yüzlerimiz
Çıkmaz olmuş sokaklarımız
Biz bir Seni çare biliriz
Yolları Sen bilirsin
Çıkmazları açan Sensin
Yokuşları düze çıkaran
Yolu yola eyleyen hikmet Senindir
Ey Alimi hakim
zalimlerin kuşkular üzerine inşaa ettikleri hayat binaları
Ancak kalplerini paramparça edinceye kadar dayanır
Sen zalimlerin bu hallerini hiç şüphesiz bilirsin
Ve sırrına eremediğimiz hikmetin gereği buna izin verirsin
Ey Alimi hakim
Bizi kalpleri parçalayan o yoldan uzak tut
O elemli akıbetten koru
Sana dönüş seferinden geri kaldım
Yolda kayboldum, oyalandım
Sahte ümitlere bel bağladım
Merhametsizlerden merhamet umdum
Ben bana çare olamadım
Genişliklerin hepsini tükettim
Huzuru elimden kaçırdım
Kendimi kendime yük ettim
Yeryüzü olağanca genişliğine rağmen dar geliyor bana
Nihayet anladım ki
Senden, yine Sana kaçmaktan başka çare yok
Senin azabından kurtulmak isteyene
Senin rahmetinden başka sığınak yok
Döndüm Sana ey Tavvab-ı Rahim
Ben ki Adem'in oğluyum
Babamın sözüne geldim
Nefsime zulmettim
Günahsız değilim
Günahsızım desem günahımdan büyük günah ederim
İşte hatamı biliyorum, hatasız olamam
İtiraf ediyorum, bugün ahımı kar biliyorum
Bugün ahımı kar eyler misin bana
Ey Tevvab-ı Rahim
Devamını Oku

Senai Demirci & Alper - Fatiha'nın Otağı

Aslında bu şekilde post atmadığımı farkediyorsunuzdur. Şuana kadar kendimin yazmadığı hiçbir şeyi alıntılayaraktan post açmadım. Lakin önceki yazıda da (albüm tanıtımı) dediğim gibi albüm acayip sardı ve sözlerini yazma gereği duydum. Nette de olmayınca bir görev bildim. Bir nevi vefa göstergesi olsun...

Beni sen yarattın
Ben bende değilken
Beni bana veren Sensin
Beni, bu bendeni şımaracak kadar el üstünde tutan
İsyan etmeye yüzü olacak kadar baş köşeye oturtan Sensin
Verdiklerini Senin verdiğini unutacağım kadar başa kakmaksızın
Sessizce ve bolca, hissettirmeden ve istetmeden veren Sensin
Hiç şüphesiz ilahımsın benim ey Allah
Yüzüme bakılınca duyduğum övgüler de Senin adına
Başka yüzlere bakıp duyduğum hayranlıklar da Senin adına
Minnetimin hepsi Sana
Elhamdülillah
Beni nimetlerinle sevindirdin
Doyurdun umutlandırdın
Yine senin verdiğin,
Yokluktan bahşettiğin,
Hiç sebepsiz varettiğin,
Canımı ve malımı satın almaya değer gördün
Üstelik cennet karşılığında
İstediklerimi vermen kereminle
İstediğim halde vermemen hikmetinledir
Rabbimsin benim elhamdülillahirrabbilalemin

Ben isyana düştüm Sen bana sabretin
Ben ayıp ettim yazık ettim kendime
Sen ayıplarımı setrettin sakladın
Ben bana verdiklerinle Sana kafa tuttum karşı geldim isyan ettim
Sen merhamet ettin bağışladın
Yine huzuruna kabul ettin
Sensin Rahman, Sensin Rahim
Errahmanurrahim

Ben kendimi aşağıladım
Yok saydım sıradan biri sandım
Sen beni kimseler önemsemezken önemsedin
Herkesin herkes gibi sandığı beni biriciğin eyledin
Bitanen seçtin
Yüzümü bir tane, parmakuçlarımı benzersiz varettim
Hiç şüphesizki beni hesaba çekeceksin

Hesap soracak kadar önemli sayıyorsun ya beni
Ne büyük şeref
Sensin hesap gününün sahibi
Malikiyevmiddin

Sanadır kulluğumuz başkalarına değil
Senden yardım isteriz başkalarından değil
Yalnız, yalnız sana kul olmak için
Yalnız Senden yardım dileriz
Bizi başka kimseye muhtaç etmeyecek yalnız Sensin
Ve yalnız Seni mabud biliriz
Bizi Sana gelen yollarda yürüt
Peygamberlerin, şehidlerin, şahidlerin, salihlerin adımlarına kat adımlarımızı
Başka yolların zebunu etme bizi
Yanlış yolların esiri etme bizi
Başkalarının yollarında ömür harcatma bize
Gazap indirdiklerinin yoluna değil
Sapmışların yoluna değil
Senin yoluna, Sana gelen yollara ilet bizi
Devamını Oku

Senai Demirci & Alper - Fatiha'nin Kapıları

Aslında bu şekilde post atmadığımı farkediyorsunuzdur. Şuana kadar kendimin yazmadığı hiçbir şeyi alıntılayaraktan post açmadım. Lakin önceki yazıda da (albüm tanıtımı) dediğim gibi albüm acayip sardı ve sözlerini yazma gereği duydum. Nette de olmayınca bir görev bildim. Bir nevi vefa göstergesi olsun...

Sanadır minnetim ki
Alemleri benim için terbiye etmektesin
Sevdiklerime sevdiklerini borç veren Sensin
Sevdiklerime benim vermeye yetişemeyeceğim
Veremesem kederlere boğulacağım
Veremediğim için kahrolacağım ihtiyaçlarının hepsini
Bana sormadan beni yormadan veren Sensin
Ya Rahmanurrahim
Sanadır kulluğumuz
Başkalarının önünde eğdirmedin bizi
Sensin medet umduğumuz
Senin yakınlığından beslenir ümitlerimizin hepsi
Sözümüzü katında dinlemeye değer gördün Sen
Sızımızı rahmetinin eşiğinde dua diye değerlendirdin
Merhametsizlerin merhametine terketmedin bizi
Acizlerin eline dilenci etmedin biz acizleri
Yolunda yürüt bizi ey Rahman
Yolun eyle kalbizi ey Rahim
Nimet verdiklerinin yoluna kabul eyle bizi ey Münim
İhsan ettiklerinin yanında tut biz mücrimleri ey Muhsin
Devamını Oku

Senai Demirci & Alper - Besmele'nin Eşiği

Aslında bu şekilde post atmadığımı farkediyorsunuzdur. Şuana kadar kendimin yazmadığı hiçbir şeyi alıntılayaraktan post açmadım. Lakin önceki yazıda da (albüm tanıtımı) dediğim gibi albüm acayip sardı ve sözlerini yazma gereği duydum. Nette de olmayınca bir görev bildim. Bir nevi vefa göstergesi olsun...

Başlamalarımın hepsi senin isminle ey Allahım
Senin adına buyur edildim varlık evine
Senin izninle kendime ben diyebildiğim,
Eşsiz ayrıcalık makamındayım şimdi
Bu eşsiz iyiliğe, bu benzersiz lutfa nasıl karşılık verebilirim
Adını anışım senin izninle
Kimseler adımı anmazken,
Adımı sen andığın için dudağım şimdi seni anmanın eşiğinde
Hatırım sorulmazken,
Hatırımı bilip kendi şerefli muhatabın olarak seçtiğin için beni
Seni anabiliyorum şimdi
İşte şimdi, burada bana verdiğin hayatla
Bana lutfettiğin nefesle
Bana bahşettiğin dil, damak, dudakla
Bana ihsan ettiğin hidayetle
Sana sesleniyorum
Adınla ey Allahım
Sesimi işitmeye değer bilen Allahım
Sözsüz ahlarımı kurtuluşuma vesile eyleyen merhamet sultanım
Sesiz kederlerimi, sonsuz şevkatiyle kucaklayan rahmet pınarım
Sen hiç ummadığım halde var ettin beni
Beraberliğine davet ettin seve seve
Varlığımı yokluğuma tercih ettin rahmetinle
İsminle ey Allah, ey Rahman
Bismillahirraman

Mecbur değildin ama bana hayat verdin
Bensiz de edebilirdin ama beni yanında tutmayı diledin
Varetmeseydin beni, kimse arayıp sormazdı
Kimsenin hesabı eksik çıkmazdı ben yokum diye
Ama Sen hespların başına koydun beni
İnsan olmamı dilemiş olmasaydın kimse hesap sormazdı Sana
Ama Sen, bir tek Sen vazgeçmedin benden ey Rahman
Haketmediğim bu varlığıma, bir de sonsuzluk vaadettin
Ey Allah ey Rahman ey Rahim
Bismillahirramanirrahim
Hiç ummadığım bu insanlığımı, bir de cennet ümidiyle sevindirdin
Sonsuz yakınlığınla onurlandırdın
Ey Allah ey Rahman ey Rahim
İyiliğine nasıl karşılık veririm
Bismillahirramanirrahim

Sen Rahmansın Rahimsin seversin affedersin
Bize bizden daha yakın olan Sensin
Devamını Oku

Senai Demirci & Alper - Varlık Sevinci

Aslında bu şekilde post atmadığımı farkediyorsunuzdur. Şuana kadar kendimin yazmadığı hiçbir şeyi alıntılayaraktan post açmadım. Lakin önceki yazıda da (albüm tanıtımı) dediğim gibi albüm acayip sardı ve sözlerini yazma gereği duydum. Nette de olmayınca bir görev bildim. Bir nevi vefa göstergesi olsun...

Sesim var şimdi, sesim... var
Duyabiliyorum, duyurabiliyorum şimdi sesimi
Hayret, ben nasıl hakettim burda olmayı
Demek, demek dinlemeye değer biriyim
...Hiç ummazdım.
Bak şimdi burdayım ve sesim var
O ıssızlıkta seslenilmiş bana demekki
O talihsiz yitirilmişlikte ses verilmiş olmalı bana
Bulunmuşum demekki
Kimselerin bulamayacağı yerde hem de
Kimselerin aramadığı, aramaya değer görmediği yerde
Kimselerin adımı anmayı bile bilmediği
O değersizlikte değerim bilinmiş meğer
Yana yakıla aranmışım demekki
Hiç vazgeçilmemecesine özlenmiş olmalıyım
Demekki değersizliğimi değer bilmiş biri
Anılmaya değer olmayışımı, anılma sebebim eylemiş biri
Ama biri, sadece biri... Sen!
Evet, evet evet Sen!
Başkası değil
Başkaları asla değil, Sen!

Sen, yüzüstü bırakıldığım o boşluktan Sen çıkarıp aldın beni
Terkedildiğim o unutulmuşlukta Sen buldun beni
Eksikliğimi eksiklik bilenim
Ben bende değilken
Bana ille de sen, ille de sen diyenim
Yokluğuma ben razıyken, benim yokluğuma razı olmayanım
Evet Sen, Sen!
Kimselerin beklediği değilken beni hep bekleyenim, hep bekleyenim
Yeryüzünde bıraktığım boşluğu herkes hoyratça doldururken beni baştacı edenim
Eksikliğimi bilenim, el üstünde tutanım
Bencil kahkahaların ezip geçtiği, büyük hesapların hiçe saydığı bir yetimken ben
Beni barındıranım, ayağa kaldıranım, sahip çıkanım
Ne olacağını bile bilmeyen bir şaşkın iken
Olmayışına bile şaşırmayacak kadar gereksizken
Beni sonsuzluk yoluna çağıranım, yol gösterenim, elimden tutanım...
Varlıktan yoksun olduğunu bile farkedemeyecek bir hasret yoksuluyken ben
Hasretlerin hepsini bana lutfedenim
Kalbime sevdalar indirenim
Beni sevilmeye-sevmeye, özlemeye-özlenmeye, beklemeye beklenmeye layık görenim
Yüz verenim bana, varlık bahşedenim, itibar lutfedenim
Beni yokluktan adamlığa çıkaranım
Rabbim, var edenim, yaradanım
Allahım... Allahım...
İşte sesim, işte nefes
işte canım, işte dudağım
Dilim, damağım, işte sözüm
Hepsi senin, hepsi senin için
Hepsini adını anmaya adasam da
Eksiğim, yetersizim, gecikmişim, mahcubum, utanç içindeyim
Beni varlık kapısından içeri Sen buyur ettin ey Allahım
Bismillah Bismillah Bismillah...
Devamını Oku

Senai Demirci & Alper - Yokluk Sancısı

Aslında bu şekilde post atmadığımı farkediyorsunuzdur. Şuana kadar kendimin yazmadığı hiçbir şeyi alıntılayaraktan post açmadım. Lakin önceki yazıda da (albüm tanıtımı) dediğim gibi albüm acayip sardı ve sözlerini yazma gereği duydum. Nette de olmayınca bir görev bildim. Bir nevi vefa göstergesi olsun...

Ürkütücü bir ıssızlık
Umutsuz bir yalnızlık
Ne bir ses yetişiyor yanıma
Ne bir ışık değiyor yüzüme
Yanım yok ki, bir yer edineyim kendime
Hem ışık olsa neye yarar, yok ki gözlerim
Sonsuzca yitirilmişim, terkedilmişim terk
Arayanım yok, kimseye sesimi duyuramıyorum
Çaresizlikte tutukluyum
Sağır duvarların ardında küçük düşürülmüşüm
Dilim kelepçeli sesim mahpus
Nefesim hiçbir yere yetişmiyor
Ciddiye alınmaz dinlemeye değmez bir gereksizim
Herkes sırtını dönmüş bana
Yüzüm hiçbir göze değmiyor
Ağlasam kimse umursamıyor
En ağır hakareti görüyorum
Hiç kimseye hiçbir şekilde lazım değilim
Olsam da bir olmasam da bir
Eksikliğim hiçkimsenin eksiği değil
...Lüsumsuzum!!!
Devamını Oku
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...