Efendim... Devletlerin ortaya çıkışları ve devamlılıkları konusunda hep bir düşünce halindeyimdir. ''Neden çıkmışlardır? Çıkmasalardı olmaz mıydı? Tamam bir şekilde çıkmışlar madem, ortadan kaldırsak olmaz mı?'' gibi sorularla bu düşünüşü sürekli hale getirmeme rağmen genelde ortaya bir şey çıkmaz. Bu sonuçsuzluğu da her zaman insan doğasının kaypaklığına veririm. Uzun uzadıya sizinle paylaşacak değilim, bu göz nuru alın teri çıkarımlarımı :) Sonuç olarak bu kaypaklığı da, kavramsal olarak, özgürlük ve güvenlik ikilisine dayandıraraktan ortaya güzel bir analiz koyduğumu zannederim.
Her insanın geçmesi gereken bu sorgulama evresine kapı aralaması ve hukuk-adalet, korku-inanç, özgürlük-güvenlik gibi birbirlerinin pekişticileriymiş gibi görünen kavramların aslında birbirlerine alternatif şeyler olduğunu gözler önüne bir kere daha sermesi nedenleriyle V for Vendetta, diğer muadilleri gibi, özel filmler arasına ismini yazdırmıştır nazarımda. ''Matrix'te varoluşla hesaplaşan Wachowski kardeşlerin, bundan sonra nasıl bir yapıma imza atmasını istersin?''deselerdi, sistemle ilgili bir şeyler yapmalarını isterdim sanırım. Bu açıdan da nazarımdaki etkisi daha da artıyor filmin.
Distopik sinemanın özelliği bu. İnsanı alıyor ve derin bir tahayyül cenderesine atıp bir süre orda hapsediyor. Eğer ''distopiğim broo, herhalde kasacam, herhalde anlaşılmazı oynayacam'' tripleriyle takılmayan birileri üstlenmişse bu tür projeleri, bu filmde olduğu gibi, tadından da yenmiyor hani. Atıflar bile yeterli filmin efsane olması için. Her izleyen Sutler'ın Hitler olduğunu anlar herhalde. Tabii bu kadar değil. Fight Club'ın sistem eleştirisinden 1984'ün neredeyse birebir alıntılanan karakter evrilimine kadar bir çok detay sizi itinayla haz manyağı yapıyor.
''Kim olduğun, ne yaptığının yanında önemsizdir'' gibi inanılmaz bir replik sayesinde takıntılı olduğum amel-niyet ikilemine bu filmde de rastlıyoruz, tıpkı Batman Begins gibi. Ona da bir bakmanızı tavsiye ederim bu arada. Mükemmel denilebilecek replikler bu kadar değil tabii. Film üst düzey diyaloglar geçidi gibi. Hepsini alıntılamak, tüm senaryoyu alıntılamakla neredeyse eşit uğraş isteyecektir. Onun için bunu istemeden de olsa gözardı ediyorum.
Filmimizin ismi de çok orjinal. Atıf mekanizmasının en sık kullanıldığı nokta burası sanıyorum filmde. Şahsen bu tür durumlarda sözkonusu orjinalliği her detayda aramak gibi, her detayı sözkonusu orjinalliğe yormak gibi garip bir alışkanlığım vardır. Abimizin geçmişindeki hücre numarasının Roma rakamıyla 5 (V) olması, geçmişinin intikamını (Vendetta) almak istiyor olması, abimizin 'ideal insanı' olmasını sağlayan yan hücre arkadaşının Valerie ismine sahip olması, ''Vi Veri Veniversum Vivus Vici (Yaşarken gerçeğin gücü sayesinde evreni fethettim)'' sözünün filmde çok şey anlatıyor olması, abimizin kuru bir intikam peşinde koşmaktansa insanlara umut verici bir şeyler yapmanın daha mantıklı olduğunu anlamasını sağlayan Evey'e E-Vey diye seslenmesi vs vs vs. Ama şuana kadar hiçbir yerde değinildiğini görmediğim güzel bir sahne var filmde. Valerie'nin, kızarkadaşıyla beraber ilgili durumu ailesine açıklayacak gücü kendisinde bulmasını sağlayan el tutuşma sahnesi. Göz önüne getirin. İki insan yanyana dururken el tutuşurlarsa hangi harf çıkıyor: V. V benim için budur abiler; insanları kendilerince özgür kılacak hareketi yapmasını sağlayan, insani bağlar!!!
Gerçi bizim bu tür yakıştırmalarımızı işlevsiz kılan mükemmel bir diyalog filme damgasını zaten vurmuş durumda. V'nin kendini sunma sahnesi (lütfen okuyun);
V: Voila! in View, a humble Vaudevillian Veteran, cast Vicariously as both Victim and Villain by the Vicissitudes of fate. This Visage, no mere Veneer of Vanity, is it Vestige of the Vox populi, now Vacant, Vanished. However, this Valorous Visitation of a by-gone Vexation, stands Vivified, and has Vowed to Vanquish these Venal and Virulent Vermin Vanguarding Vice and Vouchsafing the Violently Vicious and Voracious Violation of Volition. The only Verdict is Vengeance; a Vendetta, held as a Votive, not in Vain, for the Value and Veracity of such shall one day Vindicate the Vigilant and the Virtuous. Verily, this Vichyssoise of Verbiage Veers most Verbose so let me simply add that it's my Very good honor to meet you, and you may call me V.
E-Vey Hammond: Are you like a crazy person?
V: I'm quite sure they will say so.
Duyguyu vermekte güçlük yaşayan Türkçesi;
V: Voila! Görünüşte kaderin cilvesiyle hem kurbanı hem de suçluyu oynamak zorunda kalan Vasıflı bir Vodvil oyuncusuyum. Gördüğün bu çehre sadece görünüşümün gizlenmesi değil artık Var olmayan, yok olmuş halkın sesinden geriye kalan son izdir de. Ancak, bu geçmişte kalmış, rahatsızlık Veren kişi cesurca geri döndü ve kendini bu Vurguncu ve Vicdansız, aşağılık insanların öncü olduğu ahlaksızlığı, şiddet ve Vahşet kullanmaya ve irade gücünü ihlal etmeye göz yuman kişileri alt etmeye Vakfetti. Yapılacak tek doğru şey, boş yere söylenmeyen, Vaat edilmiş intikam ve kan davasıdır. Çünkü bunun değeri ve doğruluğu bir gün dürüst ve erdemli insanların doğruluğunu kanıtlayacaktır. Velhasıl, bu laf kalabalığı bir laf salatasına dönüşmeye başladı dolayısıyla, kısaca şunu söyleyeyim ki, sizinle tanışmak bir şeref ve bana V diyebilirsiniz.
E-Vey Hammond: Sen deli falan mısın?
V: Eminim onlar benim için öyle derler.
Ve-l hasıl izlemedinizse çok şey kaçırıyorsunuz. İzlemişseniz de tekrar izlemenin keyfini kaçırmayın derim!!!