18 Eylül 2013 Çarşamba

Tutunamayanlar - Oğuz Atay / Disconnectus Erectusgiller


Tutunamayanlar, Oğuz Atay, İletişim Yayınevi, 60. Baskı 2013, 724 Sayfa

Edebiyatta "köşe taşı eserler" kavramının -içrek anlam bağlamı açısından- paradox olduğunu hissediyorum. Olmamalı gibi geliyor böyle bir şey. Olursa edebiyat, edebiyatlıktan çıkarmış gibi geliyor. Sanki daha basit, daha bayağı bir şey haline gelirmiş gibi geliyor. Gönlüm razı olmuyor. Ama...

... Ama oluyor. Var böyle bir şey. Ve hiç de edebiyat, edebiyatlıktan çıkmıyor. Hiç bayağılaşmıyor. Hepsi ayrı ayrı gizli hazine hüviyetine sahip olan eserleri yarıştırmak, aralarında kıdem yaratmak, hiyerarşiye tabi tutmak haksızlık gibi görünürken aslında hiç de pratik bir zarar vermiyor. Bu, üstüne biraz daha düşünülesi ve belki biraz daha açılası bir şey olmasına rağmen şimdilik kabul görsün. Ve bu geçici kabulün halihazırdalığına güvenerek denilebilir ki, bu teorik zarar vermeme durumu kesinlikle bir mucize. Başka açıklaması yok şimdilik nazarımda.

Tutunamayanlar bir köşe taşı :) Benden önce herkesin böyle demiş olmasına (dememiş de olabilirler, bunlardan her şey beklenir!) hiç gocunmadan bunu demek boynumun borcu. Malumu ilam etmenin subjektif gereksizliğine gider yaptıracak kadar motivasyon sağlayan bir eser en azından. Aslında kendisini tanımlarken kurulan herhangi bir cümlenin içinde "en azından" geçmemesi gereken bir eser. Ama oluyor bunlar :)

Sadece ismiyle bile fazlasıyla vuruyor Tutunamayanlar. Sadece ismiyle, içeriğinin tümünden bile fazlasını verme potansiyelini taşıyor. Az biraz, varoluş bataklığıyla Shrek bağıntısı kurma deneyimi yaşamışsanız, fazlasıyla kutsallaşıyor sizin için. Ve sanırım bunun farklı bir opsiyonu yok. Süreç böyle işleyecektir aranızda.

Üzerine bayağı (nasıl anlayalım bu bayağı'yı?) bir şey denir ama "okuma"nın ara sıra "yazma"dan soğutma gibi bugları olabiliyor bünyede. Alabildikleriniz almanız gerekenlerden kesinle azdır denecek bir şey Tutunamayanlar.

Postmodernizm (hemen (ama çok hemen)) öncesi Fight Club okumaları neden yapılmasın ki mesela da denilebilir kolaylıkla. Birileri okumuştur inşaallah bu şekilde. Belki yazmışlardır da bu okumalarına dair bir şeyler. Rastlarız sanırım bundan sonra varsa böyle bir şey. Algıda seçicilik son seviyede nasılsa an itibariyle. Yoksa da/yazılmamışsa da, her okumamdan sonra bu bağlamda ayrı bir şeyler söylemek iyi bir fikir gibi geliyor şuan için.

Uzatmama taraftarıyım. Ama şunu söylemem lazım. Tutunamayanlar, Oğuzcum Atay'ın ilk offical üretimi. Hani söylemek bile garip ama bir insanın ilk eser olarak böyle bir şey ortaya koymuş olmasını bu kadar insan nasıl hazmetmiş bugüne kadar ve hala nasıl hazmedebiliyorlar acaba? Nasıl -yeteri kadar- hayretsiz karşılayabiliyorlar? Durup durup alakasız durumlarda bu garip işin şaşkınlığıyla abuk sabuk tepkiler vermiyorlar..? (Bu işin peşini bırakmamalı) (Modern zaman varoluş Sherlocklarından istirhamımdır)

Hasılı; "iyi" insanlar ölüyor erkenden, kalıyor dünya "daha az iyiler"e.

Ara sıra okumalı. Must.

3 yorum:

  1. Kitap okutmayı biliyorsun! :)

    Huzur'u da okumuş ve çok sevmiştim. Şimdi Tutunamayanlar'ı alalım sıraya.

    YanıtlaSil
  2. Bu kadar mıydı Tutunamayanlar? Yaşım 37. Artık okuma zamanı gelmiş dedim yorumu okuyunca. Eline sağlık ;)

    YanıtlaSil
  3. Geçenlerde mezarını ziyarete gittik Oğuz Atay'ın. Okumaya karar vermiştim ki yazıyı gördüm, ekstra katkı oldu. Eline sağlık. Yalnız beklentiyi çok yükseltiyorsun :)

    YanıtlaSil

Yorumunuz blog sahibinin onayından sonra yayınlanacaktır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...