24 Eylül 2012 Pazartesi

The Hunger Games (2012) & The Conspirator (2010)


Popüler yazımlara hiç eğilimim yoktur. Edebiyat gözüyle de bakamıyorum. Sırf para için yazılmış serilerin bu kadar çok el üstünde tutulmuş olmasına da anlam veremiyorum. Bunlarla beraber önyargılı değilim. Her kalem oynatış güzeldir, saygıdeğerdir önyargısız değerlendirilene kadar :) O sebeple roman serisine bir şey demiyorum şimdilik.

Ama film olmamış. Kötü değil ama öyle olmuş denecek durumda değil en azından. Üzerine kelam etmeyi bırakın, değerlendirilecek kısımları bile fazlasıyla az. Distopyalıktan kurtarıyor biraz, o kadar. Eminim güzel yazılmış bir seridir. Yoksa bu kadar el üstünde tutulmasını, sadece filme bakarak, ciddi manada hayal kırıklığı sebebi sayarım. Sevdiğim-saydığım insanlar da hayırla anıyor seriyi, eğer filmden fazla bir farkı yoksa gözden geçirmem gekerecek durumlarını :D

Senaryoyu çok güçsüz buldum. Gelişimler o kadar üstünkörü ki sanki, okudunuz ya kardeşim kitapları, daha ne istiyorsunuz, demişler. Başka açıklaması olamaz zira.

Gençlik filmi kısacası. Aslında tepki oyu olarak şöyle allı pullu bir 1 puan vermeli ama yapmıyoruz öyle bir şey tabii ki ve sıradaki filmlerde seviyenin daha yukarı çıkmasını umarak veriyoruz puanını;

The Hunger Games (2012) 4 / 10




Usta oyunculardan Robert Redford'un çektiği filmlerden biri. Çektiği için demiyorum, tam da onun tarzında olduğundan vurgulayayım dedim :) Diğer pek çok filmi gibi yine etliye sütlüye dokunduğu bir film. Yine uyumayı ontolojik bir vasıfmışçasına kabullenmiş Amerikan halkına karşı bir uyanış reçetesi vs vs. Ama bu sefer diğer filmlerden biraz farklı yaklaşmış olaya. Salt didaktik üslup yerine daha içten, daha vurucu, daha insani bir tavır takınmış. Bunun da en güzel yöntemi tabii ki adalet teması!

Ben filmi sevdim. Redford'un diğer filmleri gibi sandığımdan biraz kasılma bekliyordum ama hiç alakası olmadığı daha ilk başlarda hemen belli oluyor. Ve rahat rahat bir izleme imkanı sunuyor The Conspirator.

Adalet üzerine, sivil haklar temelli yapılan filmler arasında öyle çok yukarılarda değil ama sempatik bir havası da yok değil. Olsa olsa sadece, mahkemedeki savunma ve ithamların metinleri daha zekice yazılabilirdi, gibi bir eleştiri yapılabilir sanırım. Bunun dışında eksiği gediği pek yok.

Robert Redford'un ünlü oyuncu oynatma geleneği aynı hızla devam ediyor bu arada. Güzel de oluyor valla :)

Ben izleyin derim. Yukarı tamamlıyoruz;

The Conspirator (2010) 6 / 10

2 yorum:

  1. "Senaryoyu çok güçsüz buldum. Gelişimler o kadar üstünkörü ki sanki, okudunuz ya kardeşim kitapları, daha ne istiyorsunuz, demişler."
    Çok güzel ifade etmişsiniz zira izlerken sordum kendime "Kitabı okumamış olsam ne anlayacaktım veya bu filmden ne kazanacaktım?" diye.

    YanıtlaSil
  2. Kitap serisini okumuş ve beğenmiştim,filmi izlemedim belki alakasız gelecek ama dün gece tv'de korku kapanı 2 vardı(umarım doğru hatırlıyorumdur) konu itibarıla benzer geldi sıkıldım izlemedim:D

    YanıtlaSil

Yorumunuz blog sahibinin onayından sonra yayınlanacaktır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...