9 Kasım 2010 Salı

Pompeii - Yine Tarihi, Yine Ridley Scott... (2011)


Hakkında çokça konuşulan çokça yazılan konulardandır Pompeii hadisesi. Hepimiz az-çok Pompeii ismini duymuşuzdur. Hani şu sapkınlıkları yüzünden lanetlenen ve helak olan topluluğun şehri. Roma İmparatorluğu özelinde genel tarih açısından birçok yararlı bilgi sağlamasının yanında insanlığa dini ve ahlaki ışık da sağlamıştır bu olay. Yani ders çıkarılması sebebiyle :)

Pompeii hakkında yazanlardan biri de, 2004 yılında çıkardığı kitapla Best Seller'de uzun süre kalan Robert Harris. Kitap bu kadar dikkat çekince haliyle sinema sektörü de anında üstüne zıplamıştı o dönem. Roman Polanski'yle uzunca süre kitaba bağlı kalarak senaryo yazdıkları haberleri vs geliyordu yazarın ama sonra ne olduysa Roman Polanski yapımdan çekilmişti. Zamanla oyuncu kadrosuna dahil edilen Orlando Bloom ve Scarlett Johansson da çekilmişlerdi. Aynı döneme denk geldiği için yazarlar grevi sebep olarak gösteriliyordu ama Bana hiç inandırıcı gelmiyor bu tür bahaneler. Grev varsa grev bitince dönersin işine. Neyse...

Yıllar böyle geçerken, yüksek bütçeli bol hasılatlı tarihi filmler bir yana, Tudors ve Rome gibi çokça ses getiren dizilerle yükselen dalga ibresi birden tarihi yapımlara döndü. Daha sonraki yıllarda irili ufaklı bir çok yapım bunları takip etti ve en sonunda geçen sene başlayan (hala izlemediğim) Spartacus dizisiyle bu akım zirveyi gördü. Haliyle Pompeii yapımı da tozlanan raflardan bir efsane adayı olarak geri dönmek zorunda kaldı. Efsane adayı diyorum zira Roman Polanski'nin yokluğunda belki de bu iş için en uygun kişi projeyi üstlenmiş durumda; Ridley Scott.

Ridley Scott... Ne denir ki? Gladiator, Black Hawk Down, Kingdom Of Heaven, Body Of Lies, Blade Runner, Tristan+Isolde, Robin Hood vs vs vs. Benim için ayrı sinemacılardandır. Evet sinemacı diyorum çünkü adamda ne ararsanız var. Yönetmenlik, yazarlık, yapımcılık, co-yapımcılık... Yaptığı işlerden çok katkı yaptığı işlerle de ünlüdür Ridley Scott. Benim gözümde tam bir sinemacıdır. Ele aldığı konuyu çoğu zaman derin bağlamlara dayandırır. Bunu en son, ortaya çıkış amacı her zaman türlü şaklabanlıklarıyla gümbürtüye giden Robin'i, tam bir dip dalga kahramanı şeklinde beyaz perdeye yansıtarak gözümüze gözümüze bir kere daha soktu.

Laf Robin Hood'dan açılmışken söylemeden geçemeyeceğim. Robin Hood filmini izleyen herkeste 'nasıl yaa nerde Sherwood, nerde hırsızlık, nerde nerde nerdeeee?' nidaları illa canlanmıştır. Tabii bu nidaların sonrasında çoğu insan devam filmi geleceğini düşünmüştür. Ben en azından kesin gözüyle bakıyordum. Çünkü bu film olsa olsa mükemmel bir serinin ilk filmi olabilirdi. Nitekim devam filminin geleceği de söylenmişti ama hemen sonrasında iptal edilmişti. Yukarıda dediğim gibi çok sevmeme rağmen devam filminin gelmeyeceği haberiyle beraber hafiften sövmeye başlamıştım Ridley Scott'a, taa ki iptal nedeninin Pompeii projesi olduğunu öğrenene kadar. Aslında şuan hala bir sövme havası var bende, Ridley Scott'ın yönetmenliği de üstlenmesine kadar kaybolmayacak sanıyorum :)

Pompeii'nin böyle bir önemi de var anlayacağınız. Şuan etrafta dolanan 120-130 milyon dolar bütçelerle bu gelişmeleri de birleştirince muazzam bir dizi beklentisi oluşuyor insanda. Bekleyip göreceğiz beklentilere nasıl karşılık vereceğini.

4 yorum:

  1. Ofofof diyorum daha da demiyorum :)

    YanıtlaSil
  2. Tarih olsun da :)

    YanıtlaSil
  3. İlk defa senden duydum. Ağzımın suyu aktı yazıdan sonra :D

    YanıtlaSil
  4. "Efsane adayı diyorum zira Roman Polanski'nin yokluğunda belki de bu iş için en uygun kişi projeyi üstlenmiş durumda, adeta bu iş için biçilmiş KAPTAN; Ridley Scott."

    Buradaki olayı anlamayıp "o sözün aslı, biçilmiş kaftan" diyen güzel bir arkadaşımız olmuş. Sevgilerimi yolluyorum, bir daha okumasını tavsiye ederek :)

    YanıtlaSil

Yorumunuz blog sahibinin onayından sonra yayınlanacaktır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...