21 Şubat 2011 Pazartesi

Black Swan (2010) - Natalie Portman Vs. Darren Aronofsky

İlk uyarı: Spoiler yoktur.


Senenin en çok beklediğim filmlerini erteledim erteledim, sonunda Oscar finish düzlüğüne girdiğimiz bu hafta izlemeye başladım. Arka arkaya izlemekten midir bilmem, istediğim-beklediğim gibi çıkmıyorlar. Tamam güzel filmler ama bu kadarcık beklentiyi bile karşılayamıyorlarsa...

Baleyi pek sevmem. İzlerim ama izlemek için ekstra gayrette kesinlikle bulunmam. Sırf bu sebeple bir "bale filmi" olan Black Swan'ı bir taraftan -yönetmeni ve başrolü dolayısıyla- inanılmaz beklentiyle beklerken, diğer taraftan da "acabalı" bekliyordum. Sonuç ikisinin karışımı oldu gibi.

Benim için sinema tarihinin sayılı yapımlarından olan, Requiem for a Dream'ı çetiği için her zaman üst düzey yönetmenlerden biri olacaktır Darren Aronofsky. Hatta bundan sonra hiç film çekmese bile sırf o film için methiyelerimi düzerim lafı açıldığında.O derece büyük bir şey yapmışlığı var. Geçtiğimiz senelerde The Wrestler'ı özellikle bu sebeple bayağı bir gecikmeyli izlemiştim. Sırf, Requiem for a Dream'la nazarımda kazandığı prestiji kaybetmesin Darren diye. Gerçi izledikten sonra, iyice sevdim yönetmeni. Çünklü artık kanıtlamıştı, tarzı olan bir yönetmen olduğunu; dönen kamera olsun, yalnızlık ve baskı toplumunda ezilen bireyin gözünden hikaye anlatımı olsun...

Black Swan'ı parçalarına ayırırsak en iyi parçalarından biri kesinlikle rejisi. Darren Aronofsky, yine konuşturmuş kamerayı. Gerçi filmin başlarında, hikayeye girmekte çok zorlandığımı söylemeliyim. Tabii burda sorumluluğu senaryoya veriyorum. İlk 5-10 dakikadan sonra ara vermeyi bile düşündüm. Ama sonra "her filmin bir sonu vardır" şiarıyla devam ettim ve bir de ne göreyim, film bitmiş. İnanılmaz bir deneyimdi diyebilirim. Özellikle filmin final kısmı, efsanelerimin arasına çoktan girdi.


Darren Aronofsky'a tam puan verdikten sonra, filmin en güçlü parçasına geçelim. 1994 yapımlı Leon'la hayatımıza girdiğinden beri takipteyim kendisini. Başrolünde oynayıp da izlemediğim filmi yok. Bugüne kadar vasat performansına şahit olmadığımı kolaylıkla söyleyebilirim. Gerçi vasat bir oyuncu bile olsa V for Vendetta'da oynamış olması dilimden düşmemesine fazlasıyla yeter. Natalie Portman çok büyük oynamış Black Swan'da. Colin Firth'in The King's Speech'teki performansı nasıl muazzamsa, Natalie'nin de Black Swan'daki performansı öyle muazzam. Oscar gecesi "kim kazanır acaba" denilmeyecek 2 ödül varsa kesinlikle En İyi Aktör ve En İyi Aktirist ödülleri.

Filmde yönetmen ve başrol dışında 2 öğe daha var dikkat çeken. İlki Mila Kunis. Çok severim kendilerini. Ama nedense bir türlü patlama yapamıyor. Bu filmdeki performansıyla önümüzdeki yıllarda daha sağlam roller kapacağını düşünüyorum. Umarım yanılmam. Bir diğeri ise Fransa'nın herbir şeyi Vincent Cassel. Role cuk uymuş diyebilirim. Nerede arıza rol varsa bence Vincent'e versinler. Acayip gidiyor bu rollere ve bu filmin de en iyilerindendi. Ama dediğim gibi Natalie Portman nasıl bir performans sergilemişse, her şey gölgede kalıyor.

Bu değerlendirmelerden sonra filme güzel demekle yetindiğim için üzülüyorum. Natalie'ye 10 puan, Aaron'a 9.5 puan, filmin tümüne ise 7 puan.

1 yorum:

  1. Eline sağlık. Bale filmi diye aslında ben de biraz çekinceliyim filme karşı. İzleyelim bakalım biz de.

    YanıtlaSil

Yorumunuz blog sahibinin onayından sonra yayınlanacaktır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...