Aralarında müstakil yazıyı hakedenler olmasına rağmen vakitsizlikten dolayı bu sefer böyle oldu. İdare edelim artık :)
Neresine değinmeli ki! Neresine değinilmediğinde acınmamalı ki! Çok vurucu bir film ya Hu!
Hadi öyle havada bırakmayalım, ucundan da olsa tanımlayalım bu filmi de. Abiler ablalar bu film, tebdili mekanda ferahlık var filmi. Karaya vuran insanların yan yatmışlıklarını, denize açılma arzusuyla bütünleştiren bir film. Etkileyiciliği sadeliğinden, vuruculuğu gerçekliğinden geliyor.
Diyalogları enfes. Oyunculukları müthiş. Tabii Paul Giamatti'ye ayrı parantez açılmalı. Yok böyle performans, yok böyle kendini vermek.
İnsanın zihnine kazınan sahneler de eksik değil. Hele birkaç sahne var ki... Hele hele bir pinot anlatımı sahnesi var ki... Yeter o sahne! Dur dur yeniden izle. Tabii anlamlanması için filmi tamamıyla izlemeniz lazım.
Üzerine ne dense az. Ciddiyim. O yüzden sürmesin bu yorum, diyerek '61' sahnesine de ayrıca selam çakarak saygılarımı sunaraktan puanımızı verelim;
Sideways (2004) 8 / 10
Filmin isminden de anlaşılacağı üzere Papalık eksenli bir film Habemus Papam. Gerek eleştirel üslubuyla gerekse de bu eleştirelliğini dillendirirken takındığı mizahi üslubuyla 2011 yılının en akılda kalan filmlerinden olacağı aşikar.
Nanni Moretti'nin hem oynayıp hem de yönettiği filmler sınıfına bir yenisi daha eklenmiş. Oyunculuğu yine göze batıyor ama bu sefer filmi beğendim. Bu filmi izlemeden Papa seçmesin katolikler, o kadar diyeyim :)
Biz beğendik ama katoliklerin çok tepkisini çekmiş olmalı film. Ama pek çok katolik de filmin mizahının içine çöreklenmiş drama fokuslanmış olmalı. Gerçekten farklı bir film çıkmış. Sadece cesareti için bile kutlamak gerekir Nanni Moretti'yi. İtalya'da bu kadar antikatolik bir film çekmek kolay bir şey olmasa gerek.
Habemus Papam (2011) 6 / 10
2011 yılını feci halde sevmeye başladım. Kasım'ın ikinci yarısından itibaren çıkmasını beklediğim, senenin ağır toplarından önce, orta halli filmler bile üstlerine düşenleri fazlasıyla yaptılar.
Şuana kadar vizyon görenler itibariyle Bridesmaids'le birlikte senenin en iyi orta-üst komedi filmi diyebilirim Crazy, Stupid, Love.'ye. Modern insan geyiklerine girme lüzumu görmeden direkt olarak eğlenceyle karışık güzel bir mizah yakalamışlar ve oradan gitmişler. Tamam klişe, tamam geyik var filmde ama gerçekten çok eğlenceliydi. Bir bahçe sahnesi var ki unutmam mümkün değil.
Film sadece ucuz olmayan mizahıyla da kalmıyor. Çok az filmde görebileceğimiz bir yıldızlar geçidi oluşturuyor oyuncu kadrosunu filmin; Steve Carell, Ryan Gosling, Julianne Moore, Emma Stone, Marisa Tomei ve Kevin Bacon. Şu 6 oyuncudan en az 4 tanesi, tek başına alır götürür herhangi bir filmi. Hal böyleyken oyuncu performanslarını övmeye gerek görmüyorum :)
Öyle çok büyük manalar atfetmeden izleyip eğlenilecek bir film. Son zamanlarda bu kadar içten gülmemiştim. Hoş vakit için birebir. Örneklerine az rastladığımdan gönül rahatlığıyla üste tamamlıyorum;
Crazy, Stupid, Love. (2011) 7 / 10
Filmlere azar azar yorum yapıyorum bu konseptte. Ama bazı filmler ciddi manada zorluyor kısa yorum yazımını. İçerikleri o kadar geniş, çağrıştırdıkları o kadar derin oluyor ki... O filmlerden biri Another Year.
Her şeyden önce tam bir 'ayma' filmiyle karşı karşıyayız. Modern insan, diğer tüm cinslerinden daha da yalnız ya. Ahanda o yalnızlık zirvesinin muhteşem bir panaroması mevcut bu filmde. Sadece Mary karakterini gömeniz için bile izlemeniz lazım. Karakteri canlandıran Lesley Manville fena! Resmen hayattan soğutuyor insanı. Yoksa insan doğası gereği, hafif bir ders mi almamızı sağlıyor karakterin inanılmaz yalnızlığı. Belki de başka bir insan doğası gereği, onun o acınası haline bakıp halimize mi şükrettiriyor!
Neresinden tutsanız sapasağlam film. Bu tür için 129 dakika gibi nispeten uzun bir süreye sahip olmasına rağmen şıp diye bitti. Bir kere çok güzel yazılmış. İlgilenilen bahçe, ekilen bitkiler, nergis çiçeğine yapılan atıflar... Bütün bunların insanlarla kurulması muhtemel metaforik bağlantıları... Değil mi ki ne ekersen onu biçersin!?
İzleyin a dostlar. Lazım bu film her bünyeye. Bir final var ki... İzleyin izleyin (;
Another Year (2010) 7+ / 10
Doğu sineması, aslında daha çok da Çin-Japonya ekolü bu tür yapımları çok iyi beceriyor. Normalde çok basit olan bir hikayeyi alıyorlar, inanılmaz bir sinematografiyle işliyorlar ve ortaya görsel bir destan çıkarıyorlar. Red Cliff serisiyle bu filmi bir almak lazım ele. Daha pek çokları var ama en çok bilinenler olduğu için söyledim. Yoksa aklınıza gelen diğerleri de olabilir. 2 taneyle sınırlı tutmayalım adamların külliyatlarını (:
Bizimkilerin bunları örnek alması lazım. Her zaman deriz, bizde ne hikayeler var ne hikayeler, diye. Aslında Doğu'da bizimkinin bin katı mevcut ve adamlar anca bu kadar yapabiliyorlar. Öyle bahaneleri bir kenara kaldırmanın vakti çoktan geçti hasılı. Adam olun çekin (:
İçeriğine vs girmeyeceğim filmin. Lakin yeri ayrıdır filmin bende. Ve sinemada izlemediğime pişman olduğum filmlerdendir de. Dersane sonrası bir arkadaşla sinemaya gittiğimizde görmüştüm filmi. Bir hayli de şaşırmıştım aslında. Zira gözümde eskimişti. Yapımı 2002 olan film 2005'te vizyona girdi Türkiye'de. Onu da belirteyim (: Ve bu film yerine son anda aynı zamanda vizyonda olan Blade 2'ye girmiştik. İçimde hep uhde kalmıştır bu film. Tam sinemalıktı halbuki. Bir de yalandan ühü ühü koyalım ve puanımızı verelim;
Hero (2002) 7 / 10
Ya Hu bazı filmler oluyor, ne desem diye iki saat düşünüyorsun. Bir şey denilememesinden de değil üstelik. Ne desen eksik kalıyor, belki de fazla! Şu filmin kurgusuna methiyeler düzmeye uğraşsam kesinlikle yorulurum ve hala söylenmemiş pek çok şey kalır. O kadar üstün bir kurgusu var. Hele bir giriş var ki! Keşke görmeyeydim. Şuan o kadar etkilenmiş durumdayım ki o sahneden, hani sinema nedir diye sorsanız büyük ihtimalle sadece o sahneyi işaret ederim. Daha da bir şey yapmam!
Filmi tanımlamak da pek mümkün değil. Yaklaşık 4 saat süren enfes bir hayat filmi, dersek çok da büyük konuşmuş olmayız. Geri dönüş, intikam, pişmanlıklar gibi temaları da ekleyebiliriz kolaylıkla bunun arkasına. O kadar çok atıf var ki bunlarla ilgili. Hepsine en doğru denilebilir. William Shakespeare'nin Anthonius ve Cleopatra eseriyle ilgili yakaladığım atıf yeter de artar, ki daha niceleri var. Hadi bunun yanına da çöp öğütücü sahnesini koyayım. Benden bu kadar. Yoksa iş incelemeye kadar gider (:
Sinemadan gerçekten haz alıp almadığınızı sınamak istiyorsanız, sizin için güzel bir fırsat bu film. Tam bir turnusol kağıdı tadında. Zaten Sergio Leone usta çekmiş. Ve amcanın izlediğim filmleri içindeki en iyi kurguya sahip olanı. İzlemeden olmaz, diyeyim. Ennio Morricone'nin enfes müzikleri ve Jennifer Connelly'in ufaklığı da filmin bonusları (:
Filmin 229 dakika olması, filmin uzun olduğu anlamına gelmez her zaman (;
Once Upon a Time in America (1984) 8 / 10
Türk yapımlarını izleyeceğim diye kendime kota koymuştum ama yine aklımdan çıkmış (: Ay bitmeden de en azından bir tane izlemiş olayım dedim.
Beklediğimden daha sağlam buldum Kaybedenler Kulübü'nü. Bulduğumdan da iyi olabilirdi aslında. Zira pek çok kısmı oldukça göz dolduruyor. Dünya genelinde çokça benzerine denk gelmemize rağmen Türkiye için oldukça aykırılık barındıran bazı diyaloglarını, şöyle film sonunda elimizde sapasağlam kalabilecek bir kurguyla bütünleştirselerdi, hepten gözüme girebilirdi.
Film iyi sayılabilecek bir seviyede ama ne oyunculuklar ne de karakterler memnun kalınacak cinsten. 'Kaybedenler böyle değildir arkadaşım' tipi pek çok eleştiri yöneltilebilir ve hepsi de haklı olur şu filme. Haliyle izleyicide altı dolu bir rahatsızlık hasıl oluyor film boyunca. Keşke farklı yapacağım diye tutarlılıklar gözden kaçmasa, kaçırılmasa...
Neyse. İzledim Türk filmimi rahatladım (:
Kaybedenler Kulübü (2011) 5 / 10
Sideways ve Another Year filmlerinin yorumlarını diğerlerinden daha çok sevdim diyebilirim (: Ve hepsini şuan canım çekiyor, hepsini izlemek istiyorum. Çok Öz ve çok Lezzetli yorumlar yapmışsın. Sevdim bu kısa film yorumlarını, çok aydınlatıcı cidden.
YanıtlaSilEline, Emeğine Sağlık.
Çok sıkı filmler düşmüş gerçekten. Yorumlarını cidden seviyorum. Az da olsa illa bişiler yaz. Film seçerken çok yararı dokunuyor.
YanıtlaSil