18 Mart 2012 Pazar

Katre-i Matem - İskender Pala


İskender Pala'nın romanlarına nedense öyle pek bi' ısınamadım ben. Halbuki kendisini severim. Tanışmamız (yazarlığıyla) eskilere dayanır ama o ilk başlardaki sempatisini koruyamadı nazarımda. Güzel güzel araştırmalar yapardı önceden; Osmanlı deniz tarihine dair, Divan Edebiyatı'na dair incelemeler vs vs... Bu çalışmaları olabildiğince akademik ve bir o kadar da yaratıcılıktan uzaktı. Ama güzel şerhler ve uzaktaki edebi tarihimizle, daha doğrusu uzaklaştırılmış edebi tarihimizle bizleri buluşturuyordu. Piştiğine(!) karar verdi ki, sonradan roman türüne evriltti yazım olayını.

Tabii günümüzde (aslında çoğu zaman da böyleydi) kitap okuyanların çok önemli bir kısmını sadece roman okuyanlar oluşturduğundan, bu yazım türü değişimi İskender Pala'yı çok tanınır kıldı. O an itibariyle bir hayli uzağa düştüm yazarla ve bu tanınırlık dediğim durumuna en önemli katkıyı sunan Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk'ı bile daha geçen sene okudum ve uzaklaşmamızın oldukça yerinde bir sonuç olduğuna kanaat getirdim. Zira tam bir misyon (niyet) içeriğine sahipti ilgili çalışma. İlk bakışta bile edebi tarihimizin ünlü simalarını ön plana koymak üzere yazıldığı belli oluyordu. Ne bir kurgu ne bir hikaye ne de bir söylem oturaklılığı mevcuttu koca kitapta.

Bu tür çalışmalar çok da el üstünde tutulmamalılardır. Zira içerik olarak elle tutulur bir şey sunmadıkları gibi tamamen popülizme hizmet eder bulurlar kendilerini (istemeseler bile). Her ne kadar başarılı gözükseler de, bu başarı denen şeyin yegane açıklaması mütemadiyen çok satması ile ilgili olacaktır çünkü. Bu çalışmalar, Okumayan bir millet olduğumuz gerçeği ile uzak olmamıza rağmen tarihimizle gurur duymak gibi tamamen içi boş saçma sapan bir eylem içerisinde bulunan bir millet olmamız gerçeklerine reçete olarak bile yapılmış olsa, yine de içeriklerindeki o baskın boşluk her türlü prestij kaybı yaşatacaktır yazara.

İskender Pala'nın, bu kısaca değindiğim damara kendini bir hayli kaptırdığını, bu ikinci çok satmış romanını okuduğumda da bizzat müşahede ettim. Gerçi Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk kadar sığ ve içeriksiz değildi Katre-i Matem. İlk kitabın aksine bu sefer daha kurgu boyutlu bir şey denemiş ama yine yeniden yukarıda değindiğim damardan kurtulamamış. Evet, tarih önemli. Bir hayli de uzağız ama bu tür yaklaşmalar, yarardan çok zarar getirir düşüncesindeyim. Gerçi gözlemlediğim kadarıyla roman okumakla kitap okumayı aynı şey zanneden okurların bir hayli tuttuğu kitaplar bunlar. Ve bunun getirisi olarak da inanılmaz satıyorlar. Sevindirici(!) bir şey.

Bunları söyledikten sonra kitabı hiç beğenmemişim gibi algılar hasıl olabilir. Biraz açıklığa kavuşturalım mevzuyu. İskender Pala, güzel bir yazar. Ama derinlere inmemek gibi bir alışkanlığı var. En azından şuana kadar okuduğum kitaplarının (romanlarının) hepsinin ortak özelliğiydi bu. Tüm zannım, bu gerçeğin bir tercih olduğu yönünde. Zira İskender Pala, beyni dolu ve de zihni işlevsel bir öğretim görevlisi. Hal böyleyken kitaplarındaki bu laylaylom yazı tarzı, yazarlık potansiyelinin popülizme kurban gitmesi demek oluyor ki, edebiyat dünyasının en çok zararı bu tür tercihlerden kaynaklıdır. Bir nevi davaya ihanet gibi algıladığımdan, kalben buğuz etmek yolundayım kendisine kısaca.

Bütün bunları muhafaza ederek kitabı kendi içeriğinden yola çıkarak eleştirirsek de, olumlamalar yoluna gitmek gerekliliği farz oluyor üzerime. Roman, Lale Devri'nde geçen bir kurgu hikaye üzerinden ilerliyor. Karakterler özene bezene yaratılmış ve replikler titizlikle yazılmış. Anlatıcı denen şey, üzerine düşeni ortalama bir başarıyla sunuyor okura. İskender Pala romanlarının ortak temalarından olan maceranın yanına bu sefer aksiyon da girmiş sanki. Dolayısıyla heyecanlı bir okuma da oluyor çoğu zaman.

Evet içerik olarak böyle bir kitap 480 sayfalık Katre-i Matem ama genel açıdan bakıldığında +-100 sayfalık pek çok romandan çok daha sığ durumda. Son söz olarak, beğeniler kişilerle ve kişilerin kendi diyalektik serüvenleriyle alakalıdır diyerekten, Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk'ı sevmişseniz kaçırmayın, derim ve de eklerim; Kalın kitap yazmayın hacılar, vallahi de billahi de içerik boşlaşıyor!

2 yorum:

  1. Yazı için teşekkürler. Çevremde çok övülüyor. Okumak istiyorum bu yüzden ama bu yazıdan sonra nasıl bir şeyle karşılacağımı az buçuk anladım sanırım. Bana pek uymayacak ama yine de oldukça merak ediyorum.

    YanıtlaSil
  2. Benim çok sevdiğim bir kitap Katre-i Matem. Senin de çok beğeneceğini düşünüyordum. Neden öyle oldu ki acaba ya :) Yazıda güzelce açıklamışsın ve baktığın açıdan doğru gibi gözüküyor ama sevsen miydi acaba :D

    YanıtlaSil

Yorumunuz blog sahibinin onayından sonra yayınlanacaktır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...