6 Temmuz 2012 Cuma

Rebecca (1940) - Manderley...


Efendim, filmimiz sinema tarihinde bir efsanedir ama benim için çok güzel bir filmdir yalnızca. İlk izlediğimde Jane Eyre'den tutun, Citizen Kane'ye kadar pek çok film horon tepmişti beynimde. Hani esinlenme olur da bu kadar mı olur arkadaş, dediğimi hatırlıyorum. Tekrar yaptım filme ve evet, yine yeniden aynılarını, belki daha bile fazla olarak, diyerek onayladım. Pişman değilim!

Hitchcock gibi gerçekten usta bir yönetmenin tek en iyi film Oscar'lı filmi oluyor aynı zamanda kendileri. Sırf bu sebeple biraz da olsa antipatim var filme. Seviyor, kaliteli buluyor ama baş köşeye bir türlü koyamıyorum. Sen git o kadar büyük filmler çek, içlerindeki en yaratıcılıktan uzak olanıyla en iyi film Oscar'ını al. İnsan üzülür sanki...

Filmin asıl olayı da bu zannımca, yani en iyi film Oscar'ını alma sebebi. 1960'lara kadar en parlak yapımcılardan olan Savid Selznick, bu filmin de yapımcısıdır. Ve bu abinin yapımcı olarak kazandığı Oscar'lara baktığımızda gördüğümüz yegane özellik, her daim uyarlandıkları eserlere (kitaplara) bağlı kalmaktır. Yönetmenlerin veya senaristlerin hareket alanlarının sonuna kadar sınırlandığı filmler çıkarmıştır ortaya ve çoğuyla da kazanmıştır Oscar'ları. Eleman çözmüş Akademi'yi, Alfred baba ne yapsın!

Sanki filmi biraz önemsizleştirdik gibi ama öyle bir şey yok. Dame ünvanlı yazarın (Daphne du Maurier) elinden çıkmış güzel bir eser ve ondan uyarlanmış sağlam bir yapım var karşımızda. Her şeyiyle gizemin doruklarında dolaşıyoruz. Anıların başrolde olduğu, temanın da değişimler üzerine dairlik dolaylarından bir şeylerin olduğu filmimiz, süresinin her saniyesi boyunca dolu dolu ilerliyor. Bu kadar sağlam bir (izninizle diyorum) diyalektik, her filmde cidden yok. Baba filmleri kastediyorum. Yoksa günümüzde bu bahsettiğim sağlamlığın izlerini gördüğümüzde bile ölüp bitiyoruz.

Oyunculara ne dense az. Usta'nın sarışın takıntısına girmeyeceğim, sadece Judith Anderson bile yeterli. Onlar nasıl bakışlardır. Gerilim türünü sadece bakışlarıyla bile ayakta tutmaya muktedir bir performans! Hafızamdan asla silinmemiştir ilk izlediğimden beri ve bundan böyle de hiçbir şekilde unutacağımı sanmıyorum. Birkaç 1950 öncesi filmdeki karakterle beraber, efsanelerimdendir.

Bence izleyiniz. Ama beklentinizi lütfen olması gerektiği ayarlara getirmeyi unutmayınız. Zira çıkıp, yılına göre iyi ama şimdi olsa tutmaz beaa, diyebilirsiniz! Böyle şeyler yapmayalım, yaptırmayalım :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz blog sahibinin onayından sonra yayınlanacaktır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...