18 Eylül 2012 Salı

The General (1926) & The Deer Hunter (1978)


19. yüzyılın ikinci yarısına dair bir tarih filmi. Dönem çok bariz olduğundan savaşa vesaire girmek gereksiz sanırım. O yüzden sadece Buster Keaton üzerinden gidelim biz.

Nasıl bir adamdır bu Buster Keaton, anlayamıyorum. Yıl daha 1920'ler ama adamdaki akrobasi yeteneği nasıl bu kadar gelişmiş durumda, anlamak mümkün değil. O hareket halindeki arabaların, bisikletlerin, hatta trenlerin üstünde yaptığı bu hareketler vs. Gerçekten hayran kalmamak elde değil. Sırf bu merakımı gidermek için ara ara açar izlerim rastgele bir Buster Keaton filmi ve asla şaşkınlığım gram bile azalmaz. Hani tamam efekt filan olsa anlarım da, yıllar daha 20'ler :)

Yok yok, gerçekten şaka gibi bir adam. Sessiz sinema açısından da oldukça mühim bir film The General. Militarizm eleştirisi yaptığına dair genel bir algı vardır. İlk izlediğimde bende de böyle bir algı hasıl olmuştu ama sanki bu sefer biraz daha farklı algıladım. Artık 4. veya 5. izleyişimdeki algı farklılığıma göre iyice oturacaktır umarım :) Sanki söylenen kadar çok değildir militarizm eleştirisi, o kadar söylemiş olalım şimdilik.

Zaman kaybetmeden izlenesi filmlerden. Buster Keaton'a hayran olmanın hazzını tadmak için kaçırılmaz nimetlerden The General. Çok da pahalı bir film bu arada. Kaç tren, lokomotif haşat oluyor sayamadım. Hani aksiyon filmi arayanlar filan varsa :)

The General (1926) 7 / 10




Oyunculukların zirvelerde dolaştığı bir film The Deer Hunter. Geyik olayı muhteşem. Zaten filmin bu simgesel diyalektiği alıyor götürüyor insanı. İnceleme yazılası bir film ama spoilersiz nasıl övülür tam olarak bilemiyorum :)

Robert De Niro her zamanki gibi enfes. Bu tip ayarsız karakterlerin biçilmiş kaftanı eleman. Nerede arıza karakter var, hemen ilk önce bu elemana teklif götürüyorlardır eminim zamanında. Gerçekten bu kadar cukluk performanslar hayra alamet değil. İnsanı büyülüyor!

Meryl Streep çok genç. Daha sonradan çok ama çok sağlamlaşacak oyunculuğunun ilk belirtileri zaten belliydi ilk dönem filmlerinde. Bu filmi ilk izlediğimden yeniden yorumlama gereği duyuyorum ki, sinema için çok büyük bir şans Meryl Streep. Kariyer başlangıcı bu kadar sağlam çok fazla oyuncu yok. Zaten öyle bir başlangıç olunca son nerelere varıyor, her birlikte görüyoruz.

Ama filmin asıl olayı tabii ki Christopher Walken. Hayatının performanslarından biri denilebilir kolaylıkla. Üzerine çok konuşulmasa iyi :)

Film bölüm bölüm çekilmiş gibi. O bölüm imajı filmin hayat damarı. Gerçekten izlenmesi gereken bir film. Süresi biraz uzun ama izlenmeli. Geç kalmışım :)

The Deer Hunter (1978) 8 / 10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz blog sahibinin onayından sonra yayınlanacaktır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...