26 Aralık 2010 Pazar
The A-Team (2010) - Efsane Takım Yeniden
A Takımı, Görevimiz Tehlike, Kara Şimşek... Neredeyse hepimizin çocukluk yıllarında televizyonla kurduğumuz iletişimin belki de en önemli öğeleri... En yenisinin üzerinden neredeyse 25 yıl geçti ama hala onların üzerine kurulduğu yapılar geçerliliğini devam ettiriyor. Şimdi say deseniz bu 3 dizinin kurgusuna sahip 10'dan fazla dizi sayabilirim. Dizilerle bu yapımların popülerliğinin hala sattığını farkeden yapımcıların, yeniden çevrim filmlere girişmemesi düşünülemezdi tabii.
Yeniden çevrimlerin her zamankinden daha popüler olduğu bu dönemde, hele de Görevimiz Tehlike serisinin 4. filminin hazırlıkları neredeyse tamamlanmak üzereyken, A Takımı'nın henüz hiç filmi olmaması bir hayli garipti. Bu garipliğin ortadan kalkacağı haberini aldığım zamanlar -ki 2008'in sonu oluyor sanırım-, pek ümitli değildim filmden. Oyuncular açıklandıktan sonra biraz yükselse de beklentim, neredeyse en has adamım B.A'nın modern halini görünce ufak çaplı bir hüsran yaşamıştım.
B.A. dediğin, her şeyden önce sert biriydi dizide. Tamam o sert mizacının altında kedi uysallığında biri de vardı ama bakışlarla bile komaya sokabilirdi kötü adamları. Bu abimizse bildiğin babyface. Suratta hiçbir sertlik emaresi yok. Tabii bu kadar da değil. Nerde o, ufak çapta ayaklı kuyumculuk sendromu. B.A'nın kasları altın kolyelerden gözükmemeli arkadaş.
Yeni filmle ilgili en çok sevindiğim haberlerden biri Liam Neeson'un Hannibal'ı canlandıracak olmasıydı. Bu adam ne yapsa seviyorum gerçi ama bu sefer de oynamış. Tabii karakterde büyük çapta yapılan değişiklikler var. Liam amca oynamış ama Hannibal farklı yazılmış. Farklı yazılınca da beklentiler biranda havalarda uçuşmaya başlıyor. Nerde o gülmeden duramayan, yaptığı hiçbir plan tıkır tıkır işleyemeyen Hannibal? En önemlisi de takımın lideri olan Hannibal nerde? Bildiğin, dönemi geçmiş saygı duyulan devlet adamlarına dönmüş, canımgidi Hannibal.
Hannibal'ın boşalan koltuğunun yeni sahibi ise Faceman olmuş. Dizide işi-gücü zamparalık olan ve ne etliye ne sütlüye karışan Faceman, bu sefer biraz daha sorumluluk sahibi. Tamam yine casanova takılıyor ama daha sorumluluk sahibi. Bradley Cooper olduktan sonra zaten bu rolü sevmemem imkansızdı ama güzel de yazılmış hani karakter.
Veee filmin olmazsa olmazı, akıllı delimiz Murdock. Dizideki en sevdiğim karakter buydu. District 9 filmiyle biranda parlayan Sharlto Copley'in oynayacak olması biraz şüpheyle yaklaşmama sebep olmuştu ama abi çoşmuş resmen. Filmin en çok göz dolduran karakteri Murdock'tu benim açımdan.
Filmle ilgili sayabileceğim eksikler sınırlı. B.A'nın gözü gibi sevdiği o meşhur Gmc Van'ı filmin başı dışında yok. Diziyle neredeyse eşanlamlı olan mükemmel müzik de, 1-2 sahne dışında yok. Bunları bilerek mi koymadılar, emin değilim ama bunlarsız bile bu kadar sevdiysem filmi, fazla eşelememek en güzeli.
Faceman'i ve Murdock'u dizide canlandıran Dwight Schultz ve Dirk Benedret'in az da olsa filmde gözükmeleri, insana tebessüm ettiriyor. Mad Men'in bay karizması Donal Drapper'in filmin sonunda gözükmesi de cabası. Diyeceğim, filmin castı tamamdır. Her zamanki güzelliği sayesinde popüler filmlerde oynama kontenjanının bu filmdeki temsilcisine yapacağımız olumsuz eleştiri kısmına :) Bu sefer bu hakkımdan feragat ediyorum sanırım. Bana kalırsa, Jessica Biel o kadar da göze batmamış filmde. Neredeyse hiç rahatsız olmadım 135 dk boyunca.
Ve-l Hasılı film olmuş. Ben çok sevdim. Patlama, zıplama, aksiyon, nostalji... Her şey var filmde. Bu tür bir film ne kadar olabilecekse, o dolaylara fazlasıyla yaklaşmış The A-Team. Sinemada izlemediğim için üzgünüm...
Etiketler:
2010,
A Takımı,
ABD,
Film Yazısı,
Sinema,
The A-Team
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ben de çok sevdim. Film nasıl bitti anlamadım. Diziyi hep duyardım ama sanırım biraz küçük kalıyorum diziye :)
YanıtlaSil