4 Ekim 2011 Salı

Hunger (2008) - Ebedi Tokluğa Açılan Pencere!

 Orjinal hali için tıklayın

Olayı yaymadan, sonda söyleyeceğimi en başta direkt söylüyorum. Son zamanlardaki en etkilendiğim filmlerden oldu Hunger. Belki de en çok etkileyeni. O kadar güzel çekilmiş ki...

Bu güzel yapım, filmin yönetmeni olan Steve McQueen'in ilk yönetmenlik deneyimi. Bence ilk filmler klasmanında kesinlikle başa güreşir. İlk film deyince ismini anmadan edemediğim Florian Henckel von Donnersmarck'in The Lives of Others'ı vardır. Belli ki bundan böyle Hunger'ı da anmadan edemeyeceğim. O kadar yalın ve o kadar etkili çekilmiş ki, etkisinden kurtulmak için zamana ihtiyacım olacak.

Sahne geçişleri, seçilen resimler vs inanılmaz. Ciddi şekilde etkilendim filmden. Bu etkilenmemi biraz da senaryoyla rejinin müthiş uyumuna borçluyum. Zira mükemmel bir takım oyunu var ortada. Teki başlıyor, diğeri ara veriyor. Teki esiyor, diğeri diniyor...

Film iki yarıdan oluşuyor gibi. İlk yarısı neredeyse sessiz film. Diyalog yok gibi. Replik ise yok denecek kadar az. Müthiş sahnelerle gram eksikliğini hissetmiyorsunuz ama bunların. İkinci yarısı ise dillere destan bir sahneyle başlıyor. 17 dakikalık bir diyalog sahnesi bu. 17 dakika boyunca durmadan konuşuluyor ve filmin tüm enerjisi bu sahnede saklı. Bu kadar akıcı ve bu kadar vurucu ve hele de bu kadar dolu bir 17 dakika yazmak takdire değil, her bir şeye şayan zannımca.

Bu sahneyi filmin hangi senaristi yazmıştır tam olarak bilmemekle beraber, rejiden dolayı fazlasıyla övgü alan Steve McQueen'den ziyade, diğer senarist olan Enda Walsh'a kıyak geçerek adını analım. Bu abimizin de ilk esaslı senaryo çalışmasıymış film. Bu kadar ilkler bir araya gelince, sanırım ilkler ruhu iyice sinmiş filme ve gerçekten izlenesi bir yapım olmuş.


Filmin rejisi üst düzey. Efsanevi bir diyalog sahnesi var. Tamam bunlar zaten filmi almış götürmüş olgular. Lakin Bobby Sands'ı canlandıran Michael Fassbender de o her zamanki üst seviye performanslarına yeni birisini eklemiş. İsmi cismi pek bilinmez bu abinin ama çok severim oyunculuğunu. Band of Brothers'la tanımıştım ilk ve ondan sonra bir hayli performansını izlemek nasip oldu. Ve artık en sonunda bu senenin bol bütçeli filmlerinden olan X-Men: First Class'de canlandırdığı Magneto karakteriyle herhalde ünlenmiştir. Ama benim gözüm kulağım, bu sene henüz vizyona girmeyen ve başarılı olacağından adım gibi emin olduğum A Dangerous Method filmindeki performansında. Sanırım Oscar gecesi kendisini göreceğiz :)

Bu güzel filmi hem yazıp hem çeken Steve McQueen'in yeni filmini de anmadan geçmeyelim. Bu senenin en beklediğim filmlerinden biri olan Shame, yıl sonu gibi vizyonda olacak. Ve bir sürpriz; bu filmde de Michael Fassbender oynuyor. İzlememiz sanırım 2012'in ilk yarısının sonlarını bulur ama yeter ki Steve McQueen gibiler arayı uzatmadan çeksinler. Zira uzun aralar hayırlı olmuyor Florian Henckel von Donnersmarck'ten gördüğümüz kadarıyla.

Hasılı özel bir ödülüm olsa çekinmeden verirdim Steve McQueen'e. O kadar bir film çekmiş. Daha da demiyorum. Çoğu insanın sıkıldığı bu filmi izlemeye çalışın!

8 / 10

2 yorum:

  1. Atılan şu başlık için bile izlerim ben bu filmi. Bu arada sağ üstte twitter kutucuğunda bi tweet gördüm:) ben, DC takıntına değil de arşivine talibim :P Sıkı bi arşiver olduğun çok belli İzlenti listelerinden:)


    Cidden Eline Sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Geçen seneden beri takip ediyorum blogunu. Önceleri yazıların için takip ediyordum. Diğer film yazılarından daha tatlı geliyordu yazdıkların çünkü. Ama yazdığın filmleri izlediğimde senin kadar sevmiyordum. Şimdi farkettim ki, geçen seneden beri eğitilmişim sanki. Şu filmi geçen sene izlesem sevmeyeceğimden o kadar eminimki. Az önce bitirdim, tüylerim diken diken şimdi. Çok sağol, hiç izlemeden ölecektim büyük ihtimalle bu filmi yazmasan.

    YanıtlaSil

Yorumunuz blog sahibinin onayından sonra yayınlanacaktır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...