17 Temmuz 2012 Salı

The Flowers of War (2011) - Savaş Filmi?


2011'in -sanırım- en fazla beklediğim filmlerindendi The Flowers of War. Hem savaş filmiydi, hem Christian Bale oynuyordu, hem de Yimou Zhang'in yönettiği bir Çin filmiydi. Aslında bu üç durumun aynı anda olması filme büyü katıyor. Zira Christian Bale sevgimle diğer herhangi bir özellik bir filmi izlememe fazlasıyla yeter. Ki bir üçüncü etken de vardı bu sefer.

Yimou Zhang'i sever sayarım. Filmlerini saymaya lüzum yok. En az 4-5 tane üst düzeye aday filmi vardır. Çin'den çıkmış esaslı yönetmenlerdendir hasılı. Hatta 2008 Pekin Olimpiyat Oyunlarının Açılış ve Kapanış Töreni'ni de yönetmişti kendileri. Hatırlarsanız süksesi bol olmuştu bu törenlerin. Hala arada açar izlerim :) Çin'den çıkan en baba yönetmen olunca tabii, Çin'de böylesi büyük bir organizasyonda başka isimler akla bile gelmiyor.

Bu girişten sonra sallamak istemem Yimou'ya ama şu filmle beraber hafif bir karizmayı çizdirdi benim nazarda. Hani o kadar bariz ki, filmin Oscar için çekildiği. Resmen daha ilk dakikadan itibaren gözüküyor. Oscar kazanmış tüm klişeleri harmanlamış neredeyse güzel abim. Ortaya kötü bir şey mi çıkmış? Hayır. Ama bir yerden sonra yoruyor bu tip filmler insanı. Daha ilk yarım saatte tüm filmi çözüyorsun. Film de biraz uzun olunca işkenceye dönüyor normalde böyle filmler. Hakkını vermek lazım, Jin Líng Shí San Chai'de böyle bir durum yok. En azından ben, 140 dakikadan fazla süresince hiç sıkılmadım. Bu bir başarı. Benzerlerinden bu yönüyle ayrılıyor diyebilirim.


Tabii bu konudaki başarı, filme mi ait yoksa filme konu olan Nanking Katliamı'nın etkileyiciliğine mi ait, kolay cevap verilemez durumda. 2. Dünya Savaşı'ndaki, Japonların insanlık derecesini zorlayan hareketlerine dair en bariz olaylardandır Nanking Katliamı. Film de bu olayın ufak bir bölümüne odaklanmış. Normalde bildiğimiz Nanking Katliamı, filmdekinden tabii ki daha dehşetli, daha iğrenilecek bir şey. İnsanlıktan soğutan bir katliam. Ailelerinin yanından kopan çocuklar, savaş meydanlarında ne hale geliyorlar da, insanlıktan bu kadar çıkıp hiç tanımadığı kadınlara/kız çocuklarına tecavüz edebiliyorlar. Savaş tarihiyle o kadar yakın ilişkiler kurmama rağmen, bir türlü mantıklı bir cevap bulamamışımdır bu sorunsala. Ve Nanking Katliamı da bu sorunsalı önümüze koyan en esaslı iğrençliklerden biridir.

Hasılı, filmde sıkılmak pek mümkün olmuyor. Zira tarifi imkansız nefretler beliriyor içinizde. İnsanların, insanlıktan bu kadar kolay çıkabilmelerine şaşırırken buluyorsunuz kendinizi. Japonlar özelinde tüm işgalci ve aşağılık hareketlerde bulunmuş insan gruplarını telin ediyorsunuz vs vs.

Bu sebeplerdendir ki, film üzerine fazla konuşmak istemiyor gibiyim. Film, anlattığı meselenin kesinlikle daha aşağısında kalmış. Klişeler ise öldürücü darbe hükmünde işlev görmüş ve The Flowers of War, üst düzey film olmaktan çıkmış.

Christian Bale'nin performansı önemliydi benim için. The Fighter'dan sonra nedense bir tık aşağıdan uçar gibime geliyordu. Aynen böyle olmuş. Halbuki yıllardır hakkı yenen bir abim olarak, ödül ertesinde bir defa daha yukarıdan uçsa, Akademi'nin gediklileri arasına girmemesi imkansızdı diye düşünüyordum. Nasip değilmiş diyerek, başka filmlere diyoruz.

Ben memnunum filmden ama dediğim gibi kendi potansiyeline yazık etmiş olması üzücü bir şey. Çok daha kaliteli, anlattığı hikayenin arkasına gizlenmeyen bir yapım çıkabilirdi ortaya.

5+ / 10

2 yorum:

  1. Biraz acımasız bir eleştiri olmuş bu sanki. Hele o not? 5/10. Çok acımasız.

    YanıtlaSil
  2. Serpico, ben yorumu okudum yayınlandığı gün ve sırf yorumdan dolayı merak edip izledim. Acımasızdan ziyade meraklandırıcı buldum. Zaten sevdiğini söylemiş. İzledim, ben de beğendim. Benim puanım 7.5 ama Mehmet'in 5+sı iyi puan benden söylemesi ;)

    YanıtlaSil

Yorumunuz blog sahibinin onayından sonra yayınlanacaktır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...