17 Ekim 2012 Çarşamba

Dog Day Afternoon (1975) & Red Dog (2011)


Sidney Lumet ustanın yine güzel bir çalışması. Dönem Amerika'sının tüm eleştirel bakılabilecek noktalarını senaryoya cuk diye oturtmuş. 60'lardan hafif hafif 70'lere evrilen bir ülkenin o anki kültür erozyonuna şahit olurken aynı zamanda gerçekten yaşanmış bir olayı yaşıyoruz.

Oyunculuklar, replikler vs film bu açılardan çok takdirlik. Al Pacino'nun en dehşetli yılları zaten. The Godfather'le kalplere yerleştiği, bir daha da o yeri bırakmayacağını tüm aleme gösterdiği yıllar. Tüm heybetiyle toy Al Pacino'yu izlemek bile fazlasıyla kafi hasılı.

Banka soygunu deyip geçmemek lazım. Stockholm sendromunun en güzel işlendiği filmlerden de ayrıca. Hatta bu sendrom dendiğinde akla ilk gelen film bile. Gerçi benim için The Last Samurai daha bir ele avuca gelir bu açıdan ama mevzumuz bu değil şimdi :)

Masumiyetin safiyaniyetle karıştığı bu tür filmler her daim giderlidir benim açımdan. Yine fazlasıyla keyifli bir izleyiş oldu. İzlemeyen varsa şiddetle tavsiye ederim.

O uçak sesinde karambola giden hıçkırık sesleri vs. Of Allahım of...

Dog Day Afternoon (1975) 7+ / 10




Köpek ve sahibi ilişkileri temelli filmler listeme yukarılardan bir yerlerden bodoslama girdi Red Dog. Tamam bir Hachiko değil bu kızıl köpekçiğin filmi ama anlatım açısından pek de geri kalmamış. Hatta filmdeki hüzün-neşe ikileminin dağılımı göz dolduruyor. Hachiko tarumar etmişti kalbi, bu ise o kadar acımasız değil. Güldürüyor ara ara :)

Köpek sevgisi olmayan biri olmanın yanı sıra, bundan sonra da öyle bir sevgiye sahip olamayacağını düşünen biriyim. Pişman değilim, mutluyum bu sevgisizlikten. Zira köpek denilen mahlukat her zaman bir Red Dog veya Hachiko olmuyor efendim. Olsunlar, ben de seveyim. Buradan açık çek veriyorum hepsine :oleyo:

Avustralya sineması açısından kayda değer bir yapım çıkmış hasılı karşımıza. Bize de izlemek düşer. 2011'in kenarda kıyıda kalmış izlenesi filmlerinden diyebilirim kolaylıkla.

Avustralya toprağının Afrika'nınkilere gider yapacak kadar kızıllaştığını nahif bir kamera eşliğinde izleme imkanı da sunuyor film. Seviyorum böyle yan temalı filmleri. Sıcaklığına sıcaklık, izlenesiliğine izlenesilik katıyor :)

Sözün özü, ailecek izlenebilecek film arayanlara da önerebileceğimiz bir film oluyor kendileri. Alıcısı fazla olurdu Hollywood yapımı olsaydı. Lakin bu kaderine boyun eğecek gibi duruyor. İzleyin demiş olayım.

Red Dog (2011) 6 / 10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz blog sahibinin onayından sonra yayınlanacaktır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...