Sinema ile o kadar içli dışlı olmama rağmen hiç tam anlamıyla bir Suriye filmi izlememiştim. Benden kaynaklanmıyor bu durum. Ne yazık ki, İslam dünyasının kanayan yaralarından olan sinemasızlık, Suriye'de de kendini gösteriyor. Dünyaya açılmış bir İslam sinemasından nasıl bahsedemiyorsak (sayılırsa İran dışında), Suriye sinemasından da bahsetmek imkansız gibi. Gerçi yerel bazda pek çok sima kazandırmıştır sinema dünyasına Suriye ama film bazında ne yazık ki yok durumdalar dünyada.
Bilinen en ünlü Suriye çıkışlı sinema insanı tabii ki Mustafa Akkad. İslam'ın ve sinemanın aynı cümlede kullanılmasının tartışılmaz iki öznesi olan Çağrı'yı ve Ömer Muhtar'ı bizlere kazandırmış bu saygın abiden başka birkaç kişi de elbet var ismine aşina olunan. Mesela son yıllarda, Ridley Scott'ın Kingdom of Heaven'indeki muazzam Selahaddin Eyyubi performansıyla ilgi çeperimize giren Ghassan Massoud. Hatta daha sonra buradaki performansıyla Türk filmlerinde de rol buldu ve Karayip Korsanları serisinde de ufak bir rolde görmüştük kendisini. Daha da sayılabilir belki birkaç isim. Mesela komedyen Yasser Azmeh, Arap dünyasında sinema açısından belki de en çok tanınan oyuncu Duraid Lahham, Birleşmiş Milletler Barış Elçisi Muna Wassef ve müzik hayatının yanında sinema kariyeriyle de belli bir popülarite kazanan Ferit El Atraş sayılabilir. Ama uluslararası yapımlı belgesellere katılan Suriye'li yönetmenler dışında, öyle ismi geniş kitlelerce bilinen bir filme bile sahip değiller.
Sanırım Türkçe altyazısı olan başka bir Suriye yapımlı film yok halihazırda bu film dışında. Ne zamandır gözüme takılıyordu. "Madem izlemedik Suriye'den ..." diyerek çıkardım aradan sonunda. Filmimiz animasyon türünde. Sinemadan sayılamaz aslında ama koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi diyorlar. Yapacak bir şey de kalmıyor bize, sinemadan sayıyoruz :)
Tam anlamıyla başarısız bir çizgi film The Jar: A Tale from the East. Hani şu 1990'lardan sonra çekilmelerine ağırlık verilmiş dini çizgi filmler gibi. 0-6 yaş grubuna, başkalarının mallarına el uzatmamalıyız, tipinde mesajlar verilmeye çalışılmış bu sefer. Türkçe dublajı olsa idi önerebilirdim bu yaştaki yakınları olanlara. Ufak yaştakiler için yol gösterici olabilir. Kötü adamın çirkin resmedilmesinden tutun, iyi adamların melekliğe varan niteliklerine kadar pek çok şark kurnazlığı içeriyor yapım. Ben yine de sevdim sayılır. Bkz. Keçi, koyu, Abdurrahman Çelebi meselesi.
Çizimlermiş, senaryoymuş gibi konulara girilemez. Zira bunlara girmek için öyle şeylerin olması lazımdır. Varsa da bulması çok zahmet çektirir. O sebeple aramama niyetindeyim :) Film, müzikal öğeler de içeriyor bu arada. Zaten Arapça kadar müzikale gideri olan çok az dilin olduğunu düşünüyorum. Fıtrat itibariyle müzikal bir dil zaten. Üstüne bir de terennüm eklenince yenmiyor tadından. Yapımın en iyi özelliği, bu müzikli kısımları diyebiliriz hasılı.
26 Şubat 2012 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz blog sahibinin onayından sonra yayınlanacaktır.